24 Kasım 2010 Çarşamba

Küllerin İçinden

133 yıllık rekabetin son perdesi yarın TSİ 02.00’de Avustralya’nın Brisbane kentinde açılacak. Dünya spor tarihinin en eski rekabetlerinden biri olan bu Test serisi son 30 yılda neredeyse Avustralya’nın tekelindeyken 2005’ten itibaren rekabetçi kimliğini yeniden kazanan İngiltere’nin başarılı sonuçlarıyla yeniden adına ve tarihine yaraşır bir çekişmenin yaşanmasını sağladı.
Bu rekabetin tarihçesini kaleme alan Uygar Karaca’nın ‘Üstünüz başınız kül içinde kalacak!’ başlıklı güzel yazısını okumanızı tavsiye ederim. Bu serinin sahada oynanan mücadelenin yanında var olan bir başka boyutu da her 2 takım oyuncuları, koçları ve medya arasındaki psikolojik savaştır. Geçen yıl 23 Ağustos’ta Londra The Oval’da İngiltere’nin galibiyetiyle ve Ashes serisini kazanmasıyla sonuçlanan 5. maçın bitişinden itibaren başlayan bu savaş o kadar ileri düzeydeydi ki, aradan geçen 16 aylık sürede oyuncuların ve takımların her yaptıkları ve performansları didik didik edildi. Neredeyse bütün eski oyuncular seri hakkında fikirlerini ortaya koydular ve bunlar her gün gazetelerde kendine yer buldu. Söylenen her söz ve yazılan her yazı rakip üzerindeki psikolojik baskıyı arttırmak ve daha seri başlamadan moral olarak öne geçmek için atılmış adımlar olarak göze çarptı.
Neyse ki 16 aylık bu uzun bekleyişin sonunda sahada ortaya konan performansın ve alınan skorların önem kazanacağı günlere geldik. İki takım arasında şu ana kadar oynanan 321 Test maçında Avustralya 132, İngiltere ise 99 galibiyet aldı. Avustralya’da oynanan maçlarda ise ev sahibi takımın 85’e 54’lük bir üstünlüğü var. 2005’ten İngiltere’de oynanan seriyi 2-1 kazanan İngiltere, 1986-87 sezonundan beri ilk kez bir Ashes serisini kazanma başarısı göstermişti. 2006-2007 sezonunda Avustralya’da oynanan son seri ise tarihte ender görülen bir şekilde Avustralya’nın 5-0’lık galibiyetiyle sonuçlanmıştı. 2009’daki son seride de İngiltere yine Ashes’ı 2-1’lik skorla kazanmıştı.
Bu yılki Ashes serisinin bu kadar konuşulmasının bir sebebi de son 20 yılın kriketteki lider ülkesi Avustralya’nın belirgin bir düşüş içerisinde olması. 2007’de Avustralya’nın emekliye ayrılan efsane oyuncularının yerlerinin doldurulamaması, sıklıkla yaşanan liderlik sorunları, sakatlıklar ve istikrarsız performanslar yüzünden giderek kan kaybeden ev sahibi ekip, artık Uluslararası Kriket Konseyi (ICC)’nin sıralamasında rakibinin bir basamak gerisinde beşinci sırada bulunuyor. İngiltere ise 2005’te yakaladığı ivmeyi devam ettirerek artık kaybetmeye en yakın aday olarak görülmüyor. Hatta 1980’lerin efsane West Indies kadrosundan beri Avustralya topraklarına ayak basan en iyi kadro olarak kabul ediliyor. Önceden yukarıda saydığım sorunlarla sürekli boğuşan İngiltere artık rakibiyle rolleri değişti ve çok iddialılar.
Yarın başlayacak ilk maçı değerlendirecek olursak her kriket maçı öncesi olduğu gibi hava ve saha şartlarını incelememiz bize iyi bir fikir veriyor. Brisbane’deki ‘Gabba’ kriket sahası daha çok hızlı atıcıların ön planda olduğu bir yer ve Avustralya burada rakiplerine geleneksel olarak hep üstünlük kurdu. Hava durumunun da yağmur tahmini nedeniye hızlı atıcıların çok sevindiğini düşünmek doğru olur. Dolayısıyla maçın galibini belirleyecek unsurların başında kura atışını kazanan takımın tercihi ve rakip hızlı atıcıların performansı geliyor. Avustralya’nın beklenen kadrosundaki 10 isim geçen yıl Ashes’ı son maçta kaybeden takımda da bulunuyordu. İngiltere ise uzun süredir en iyi 11 oyuncusunu belirlemiş ve seri için tam hazır olarak sahaya çıkacak. Muhtemel kadrolar ise şöyle:

Avustralya: Simon Katich, Shane Watson, Ricky Ponting, Michael Clarke, Michael Hussey, Marcus North, Brad Haddin, Mitchell Johnson, Xavier Doherty, Peter Siddle, Ben Hilfenhaus

İngiltere: Andrew Strauss, Alastair Cook, Jonathan Trott, Kevin Pietersen, Paul Collingwood, Ian Bell, Matt Prior, Stuart Broad, Graeme Swann, James Anderson, Steven Finn

Heyecanın başlamasına saatler kala son olarak vurgulamak istediğim nokta ilk Test maçını kazanan ekibin Ashes serisinin geri kalanında büyük bir psikolojik avantaja sahip olacağıdır. Serinin gidişatını derinden etkileyecek maç için artık tek beklediğimiz, hakemin çalacağı çan ve ‘Play’ komutu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder