10 Kasım 2010 Çarşamba

Avustralya ve Spin Bowling Sorunu - Bölüm 2

Spin bowling’in altın çağını yaşadığı 2. Dünya Savaşı öncesi dönemden sonra modern kriket dünyasında özellikle 70’li yıllardan itibaren West Indies’in önderliği ele almasından sonra spin bowling’in önemi azalmaya başladı. West Indies’in o dönemki efsane hızlı atıcılarının rakip vuruculara karşı kurduğu büyük üstünlük sonrası hızlı atıcıların önemi belirginleşti. Özellikle hızlı atıcıların tekniklerini geliştirmeleri sonrasında wicket almak artık daha kolaylaştığından spin bowlerlar daha çok hızlı atıcıları dinlendirmek için inningin orta bölümünde atışlar yapıyor ve maç kazanabilecek kapasitede olmayan spin bowlerlar daha kendilerini gösteremeden Test dünyasından siliniyordu. Böylece spin bowling daha çok nemin yüksek olduğu, sezon içinde çok yağmur alan ve dolayısıyla kriket alanlarındaki wicketların da buna göre şekillendiği Güney Asya ülkeleri dışında bir kriket sanatı olmaktan çıktı.
1980’lerin ikinci yarısı ve 1990’lardan itibaren ise işler biraz daha tersine dönmeye başladı. Hızlı atıcıların dominasyonu halen devam etmesine rağmen spinnerlar da kendilerini geliştirmeye başladılar. Artık wicketın karakterinin yardımı olmaksızın her tür kriket alanında wicket almak yönünde kendilerini geliştirmeye başlayan spinnerlar daha farklı varyasyonlara sahip olmaya ve rakip vurucuları çaresiz bırakmaya başladılar. Zaten birçok önemli spin bowlerın Test sahnesinde parladığı dönem da 1990 ve sonrası olmuştur. Bu dönemin başında ilk olarak 1992 yılında Test maçına çıkan efsane oyuncu Shane Warne’ın etkinliği ve becerisi tüm dünyada olduğu gibi ülkesi Avustralya’da da spin bowling’in gelişmesine ön ayak oldu.
Spin bowling ve tarihsel gelişimi üzerine küçük bir girişten sonra Avustralya’da Warne’dan sonra neden spin bowler yetişmiyor sorusu üzerine oluşturduğumuz bu özel dosyanın ilk bölümünde geçen hafta Avustralya’nın elindeki spin bowlerları ve istatistiklerini kısaca değerlendirip Test oynama ihtimalleri üzerine fikir belirtmiştik. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Bir hızlı atıcı gençliği, boyu gibi bazı fiziksel özellikleri sayesinde kendine avantaj sağlayabilir ve iyi bir hızlı atıcı olmak için gerekli keskinliği ve topa falso verme becerisini erken dönemde geliştirebilirken aynı durum bir spin bowler için geçerli değil. Bir spin bowler için ilk kazanılması gereken özellik topa falso verebilme yeteneğidir. Daha sonra yavaş yavaş kontrolü geliştirmek gerekir. Ancak bu iki özelliği bir arada iyi bir seviyeye getirip en azından first class maç oynayacak düzeye gelmeniz en az 5 sene süren bir süreç olduğundan bir spinnerın olgunlaşması da ilerleyen yaşlarda oluyor. Aynı zamanda bir spinnerın her tür wicketta etkin olabilmesi ise çok üst düzey oyuncular haricinde fazla görülmeyen bir beceri.
Avustralya’nın 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde neredeyse her 10-15 yılda bir dünya çapında bir spin bowler yetiştirdiğini görüyoruz. İlk olarak leg break’in en iyilerinden bir olan Richie Benaud dönminin en iyi spin bowlerı olarak ün yapmış ve ondan sonra da Ashley Mallett bayrağı devralıp 1980’e kadar taşıdı. Sonraki on yıl daha önce de belirttiğim gibi hızlı atıcıların devri oldu, 1992’den itibaren de Avustralya dünyada çok az bulunabilecek bir şansla aynı dönemde dünya çapında 2 leg break atıcısı Shane Warne ve Stuart MacGill ile 2008’e kadar geldi.
Bundan sonra yeni bir oyuncu yetiştirmeyen Avustralya’da sorunun en büyük kaynaklarından birisi genelde first class ve Test maçları oynanan wicketların spin bowling için uyumsuz olması. Daha çok çim içeren düz wicketlar hızlı atıcılar için bir av sahası olurken wicketların da kaliteli olması oyunun ilerleyen günlerinde çatlakların oluşup spin bowlerlara uygun bir zemin oluşmasını engelliyor. Özellikle Perth’teki WACA ve Melbourne’deki Junction Oval spinnerlar için tam bir kabus. Brisbane’deki Gabba hızlı atıcıların cennetiyken Hobart’ta ve Adelaide’de bulunan sahalar ise daha çok vurucuların cenneti olarak biliniyor. BU durumda spin bowling için en iyi yer olarak Sydney’deki SCG kalırken biraz da Melbourne’da MCG spin için uygun sayılabilir. Zaten bugün bir başka bir eyalette azıcık sivrilen bir spin bowler New South Wales eyaletine yerleşip NSW’yi temsil etmenin hayalini kuruyor. Bütün bu gerçeklerin ışığında artık eyalet takımları da first class maçlarda genelde ya hiç spin bowler kullanmayıp gerekli dönemlerde part time spin bowling yapan all rounderları kullanıyor ya da spinner kullandığında ona yeterli over ve süre vermeyip sadece hızlı atıcıları dinlendirmek veya son çare olarak denemek yolunu seçiyorlar. Böylece rakip vurucular tarafından kolay hedef haline gelen spinnerlar çok fazla koşu verdiklerinde de buldukları şansı değerlendiremedikleri kabul edilip terk ediliyorlar. Bunu da en son örneklerini bir önceki yazımızda bahsettiğimiz Cullen Bailey, Beau Casson ve Aaron Heal vakalarında görüyoruz.
İyi bir altyapı sistemi ve ve first class turnuvası olan Avustralya’da bu kadar spin bowler sorununun yaşanması, kriket dünyasında önemli isimleri ve Cricket Australia’yı çözüm arayışına ittiyse de şu ana kadar yapılabilen en somut öneri eyalet takımlarının antrenörlerini ve kaptanlarını spin bowlerlar konusunda cesaretlendirmek oldu. Böylece uzman spinnerların daha çok süre alıp daha fazla şans bulacağını umanlar ise şu an aslında bu uyarı ve cesaretlendirmelerin hiçbir şeyi değiştirmediğini fark ettiler. Her yıl sezon dışı dönemde ilerisi için umut vaat eden oyuncuların eğitim gördüğü centre of excellence da geçmişin ünlü spinnerlarının özel dersleri eyalet takımlarının değişmeyen tutumu nedeniyle boşa gitmekte. Bazı otoriteler ODI’lerde atıcılara uygulanan limitlerin first class maçlarında spinnerlar için uygulanması ve bir spin bowler oynatma ve minimum bir over sayısı atış yaptırma zorunluluğu gibi teoride mümkün ama pratikte uygulanması zor önerilerde bulunuyorlar. Ben ise biraz daha radikal önerilerde bulunup zaman zaman oyuncuların özellikle subcontinent’ta (Hindistan, Pakistan, Sri Lanka ve Bangladeş) first class maçları oynamaları yönünde cesaretlendirilmelerini ortaya atıyorum. Bu konuda aslında Hindistan’da bulunan spin academy’e zaman zaman Avustralya’daki oyuncular çalışmak için gidiyorlar ama antrenman ayrı, maç oynayıp tecrübe kazanmak ayrı bir olay. Bu konuda Avustralyalı oyuncular biraz daha inisiyatif kullanıp maddiyatı ikinci plana atabilirlerse başka bir perspektiften bakıp oyunlarını geliştirme şansı bulabilirler.

1 yorum:

  1. Daha önce okuduğum yazılardan daha güzel ve daha başarılı bir yazı olmuş. Bu siteyi takip etmemdeki ana sebeplerden biri olan Okcan Bey'in bu yorumlarını okumak ayrıcalık diye düşünüyorum. Beklediğimden daha başarılı bir yorum olmuş.. Teşekkürler Okcan BASAT!...

    YanıtlaSil