9 Kasım 2012 Cuma

Kriket: Avustralya-Güney Afrika Serisi; 1. Test; 1. Gün


G. Afrika 255/2 ( Amla 90*, Kallis 84*, J Pattinson 1-53) 
Test dünyası bir numarası Güney Afrika’nın, son 8 testin 6′ini galibiyetle bitirerek toparlanma sürecine giren Avustralya’yı  ziyareti, elbette kriketin 1 numaralı gündem konusu. Bu seriler, sıralamadaki zirveyi yakından ilgilendireceği için herkesin gözü mevzu bahis buluşmalarda. 
İlk Test için seçilen adres, genellikle Avustralya’nın iyi sonuçlar aldığı Brisbane şehrindeki Gabba Stadyumu. Zeminin, bu karşılaşma öncesinde batsmanlar için tehlike yaratabileceği öngörülüyor, ilk sırada batting’e gelen takımın zorlanacağı düşünülüyordu ancak evsahibi Avustralya atıcıları için işler çok daha farklı gelişti. 
Para atışını kazandıktan sonra ilk sırada battingi seçen Güney Afrika takımı, Greame Smith ve Alviro Petersen kayıplarına rağmen günü 255 koşuyla bitirmeyi başardı. Yalnızca 4 spesialist atıcıyla oynamayı seçen ( J Pattinson, P Sidde, B Hilfenhaus, N Lyon) rakibi  o denli  rahatsız edemedi ki, Test’in en formda batsmanlarından Hashim Amla, kariyerinde en hızlı 5000 Test koşusuna ulaşan ikinci oyuncu olmayı bu maçta başardı. Amla 90′a gelirken, ortağı J Kallis de her zamanki sağlam batting performansıyla 84′e geldi. Üstelik Avustralya kaptanı M Clarke o denli çaresiz kaldı ki, gün sonunda, kariyerinde 3 tane wicket almış Rob Quiney'i ve çok nadiren atışlarda kullanılan Micheal Hussey'yi atışlara çağırdı.  Özetle ilk günün kazananı Güney Afrika oldu. Onlar için belki de gelen en kötü haber, orta sıra vurucuları JP Duminy'nin aşil tendonundan sakatlanması ve maç kadrosundan çıkarılması oldu. 
Yine de Avustralyalılar bazı küçük fırsatlar yakalamadı diyemeyiz. Peter Siddle’ın J Kallis’i 50′yi göremeden oyun dışına göndermesi ancak ayağı çizginin önünde olduğu için atışının geçersiz sayılmasıyla boşa giden wicket ve H Amla 70′lerdeyken kaçan c&b fırsatı, ilk günün kaçan balıkları olarak değerlendirebilir. 
Bu kaçan balıkların ne kadar büyük olduklarını yarın göreceğiz ancak Avustralyalı atıcıların, özellikle hızlı atıcıların varyasyondan uzak, sıkıştığında kısa top göndererek panik havasında, kısa yoldan gelecek wicketları kovalama yaklaşımı devam ederse, epey büyük olabileceklerini tahmin etmek zor değil. 
İlk gün özet: G. Afrika 255/2 ( Amla 90*, Kallis 84*, J Pattinson 1-53) 

Not: Kriket Nedir?

9 Ekim 2012 Salı

Usain Bolt'tan Önce Kriket Vardı


1. Kısım: Usain Bolt'tan Önce Kriket Vardı


Kriketin en kısa formatı olan T20'de final günü geride kaldı ve zafer, evsahibi Sri Lanka'yı yenen West Indies'in oldu. Ben de West Indies kriketini iki parça halinde incelemeye karar verdim. İlk parçada(Usain Bolt'tan önce kriket vardı) Karayiplerde kriketin doğumu ve gelişimi üzerine bir kaç paragraf var. İkincisindeyse(Gangman Stili Şampiyonluk)  bu turnuvadaki performanslarından notlar var. Her şeyden önce, "Kriket Nedir?" sorusunun yanıtını da şu linkte bulabilirsiniz.

Turnuva boyunca bir çok soru ve yorum almıştık; bir tanesi de şöyleydi: "İngiltere'nin şu anda oynadığı takım tam olarak hangi ülkedir?" Güzel soru. West Indies, ya da Batı Hint Adaları diye çevirebileceğimiz takımın ülkesi, aslında yok. Özetle Karayip Adaları diyebiliriz. Hani şu lüks tatil veyahut kara para aklama merkezi olan adalar vardı ya bir dönem, işte onlardan. İsmini alışını defalarca yayınlarımızda anlattık ancak bir defa da burada bahsedelim: Batı Hint Adaları, hakikaten ilk başta biraz ilgisiz gibi gözüküyor. Kristof Kolomb, Amerika Kıtası'nda ilk ayak bastığında, bilindiği gibi, keşfinin farkında değilmiş. Hindistan'a geldiğini zannedip buraya West Indies, yani Batı Hindistan civarında bir yerler demiş. West Indies lafı rivayete göre buradan gelmekte.



Kriketi buraya getirense elbette İngilizler. İngiltere'nin o dönemki emperyalist üstünlüğünün bir simgesi olan kriket, burada yaşayan Lord'ların oyunu olarak palmiye ağaçlarının dibinde oynanmaya başlanıyor. Aslında başlangıç hikayesi, biraz Avustralya gibi. Fakat bu koloninin farkı; dünyanın dört bir yanındaki sömürgelerden gelen işçilerle dolu olması. Hindistan'dan ve Güney Asya'nın diğer bölgelerinden ve tabi Afrika'dan getirilen milyonlarca insan, Karayip Adaları'nda barınmak, var olmak ve çalışmak zorundalar.

Karayip ülkeleri, İngilizlerin çekip gitmesinden sonra oturup düşünüyorlar: "Yahu öyle ya da böyle, artık bir milli sporumuz var: Kriket. İngilizler bunu bize aşılamış ve artık kurtulmamız da pek mümkün değil. Öyleyse, bunu İngilizlere karşı neden kullanmıyoruz?" demişler muhtemelen. Bir de şu var tabi: o kadar fazla değişik ülkeden getirilen insanların aslında temel bir düşmanı var ve birbirleriyle iletişim kurmak zorundalar. Ne var ki adalarda, belli ki onlarca farklı dil mevcut ve belki de harekete geçip organize olmanın yolu, kriket maçlarında buluşmaktan geçiyor. Tarihte, Hindistan kökenli West Indies oyuncuları bir hayli fazla. Bu yolu açan Sonny Ramadhin'den sonra birçok benzer etnik kökenli oyuncu, Karayiplerin ünlü kriketçileri arasına giriyor. Alvin Kallicharan, 70lerin sonunda Test takımı kaptanlığına getiriliyor.


İngiliz efendilerine karşı tek başlarına ayakta duramayacaklarına kanaat getiren ada halkları en azından krikette, tek bir çatı altında birleşmeye karar vermişler. Böylece West Indies kriket takımı ortaya çıkmış. Jamaika'dan, Antigua'dan, Barbados'tan, Guyana'dan, Trinidad&Tobago'dan ve daha adını sanını bilmediğimiz bir sürü küçük adanın çocukları, başka hiçbir sporda ve hatta hayattaki hiçbir alanda bulamadıkları dostluğu ve birliği  krikette bulmuşlar. 

İlkten fazla başarılı olamasalar da, birkaç büyük isim çıkarmayı bilmişler. Bugün Leorie Constantin 20 ve 30ların, Garfield Sobers 50&60ların en önemli kriketçileri arasında yer alıyor.60lardan sonra takımdaki beyaz oyuncu yoğunluğu artık siyahi oyuncuların yoğunluğundan altta kalmaya başlıyor. 3W's denilen ve bizdeki Metin-Ali-Feyyaz üçlüsüne benzer bir üçlüde Clyde Walcott-Everton Weeks'le birlikte ekibi tamamlayan Frank Worell, West Indies takımının ilk siyahi kaptanı olarak tarihe geçiyor. (60-61 Avustralya Turu). Bu üçlü, beyazların elindeki "onurlu" batsmanlık görevini başarıyla yürütüyorlar. Belki de kriketin, Karayip adalarını birleştirici özelliğinin ortaya çıkması da birazcık halka inmesiyle gerçekleşmekte.


Ne var ki bugün West Indies takımı, 70lerdeki Windies, yani "Rüzgar Gibi Geçti" olarak çevirebileceğimiz bir lakapla anılır. Bunun sebebi, o dönem yakaladıkları efsane jenerasyon ve bunun içinde sahip oldukları 4'lü hızlı atış ünitesidir. Micheal Holding, Malcolm Marshall, Colin Croft ve Joel Garnerlı ünite, kaptan Clive Lloyd'un önderliğinde, birliğin tarihinde altın bir sayfa açtılar. 

Sonraki jenerasyon da, 70lerde yakalanan havayı bir süre daha devam ettirdi. West Indies 27 Testlik bir yenilgisizlik serisi yakaladı; deplasmanda, büyük rakip İngiltere'yi 5 Test'te de yenerek tarihte konuk ekip tarafından elde edilmiş ilk whitewash'u yaptı. 84'te tam 11 Test üst üste kazanarak daha sonra sadece Avustralya tarafından geçilecek bir rekor kırdılar. Bu dönemde kaptanlık bir başka efsane oyuncu Viv Richards'a geçti. Hızlı atıcılar Curtly Ambrose ve Courtney Walsh, Test tarihine damga vuracak bir hızlı atış ikilisi oluşturdular. Ne var ki artık kazanımlar çok fazla bireysel performanslara dayanmaya başlamıştı. Elbette, dünya kriketinin yıldızları, büyüyen egolarıyla başa çıkmakta zorlanacaklardı.

Girişimci Kerry Packer'ın, kriketin küresel anlamda para getirecek bir mecraya dönüşmesine, popülerleşmesine ve gerçek anlamda profesyonleştirilmesine vesile olacak girişimi World Cricket Stars serileri için biçilmiş kaftan durumunda olan West Indiesli oyuncular, birliğin kararlarına karşı çıkarak bu girişime onay verdiler ve ceza olarak Test takımından atıldılar. İşte, West Indies'in sonunu hazırlayan olaylar zinciri de burada başladı.

80lerin sonunda doğru gücünü kaybetmeye başlayan West Indies, yine de oldukça yüksek kalibrede bir oyuncu kitlesine sahipti. Fakat Malcolm Marshall, Gordon Greenidge, Viv Richards gibi oyuncuların birden neredeyse topluca emekliye ayrılmasından sonra, kralın çıplak olduğu anlaşılmaya başlandı. Onca yıl bu yıldızların sırtına binen yük, altta kalan gençlerin kendilerini geliştirmesini zorlaştırmış olabilir miydi?

Amerikan kültürünün ve sporlarının da yaygınlaşmasıyla birlikte artık ülkedeki gençler kriketten çok, üniversitelerde daha rahat burs bulabilecekleri sporlara yönelmeye başladılar. Örneğin Trinidad&Tobago doğumlu Ato Boldon, 14 yaşında Amerika'ya göç etti ve Dünya Şampiyonu, Olimpiyat Madalyalısı bir sprintere dönüştü. Hatta Usain Bolt'un spora kriketle başladığı, ardından fazla hızlı koştuğu için atletizme yönlendirildiği bilgisi, Bolt'un kendisi tarafından da onaylanmıştır. Yohann Blake gibi Bolt da, West Indies kriket maçlarını takip eder, Avustralya Kriket Ligi'nden maç teklifi bile almıştır.

Bir yandan, Karayiplerin bağımsız adaları arasındaki politik çekişmeler de devam ediyordu. Zaman zaman bu çekişmelerin takıma yansıdığı da oldu. Sonuçta, takımın en şaşalı dönemlerinde sorunların üstesinden gelinmediği, yalnızca mümkün mertebede üzerinin kapandığı anlaşıldı. Birlik, artık eski önemini yitirmeye başlamıştı.  Sportif alandaki edinimlerin yüksek olduğu 70 ve 80lerde, eskiyen jenerasyonu yenileyecek yollar oluşturulmadığından(örneğin tesis veyahut akademileri yaygınlaştırma, modernleştirme) ve biraz da o dönemin naifliğiyle bu başarılar tam anlamıyla paraya çevrilmediğinden (bunu çok eleştiremiyorum); Karayipler kriketi topyekün düşüşe geçti.

Bu düşüşe karşı direniş sistematik yollarla olamadı ancak bunun  yerine, bir çok iyi oyuncunun kapasitesinin en üst seviyesini zorlamasıyla gerçekleştirildi. Efsane batsman ve Test kaptanlarından Brian Lara, 1995'te İngiltere'ye karşı 375 yaparak, Test tarihindeki en yüksek skoru yakaladı. Walsh-Ambrose ikilisi, neredeyse 13-14 sene beraberce hızlı atışlara önderlik ederek toplam 519 wicket aldılar ancak ikisi de 2001'de oyunu bıraktı.

2000'lerde T20 formatının icat edilişi, yine West Indies'e pek yaramadı. Bir sponsporluk anlaşması yüzünden WICB( West Indies Kriket Kurulu)'yla ters düşen kaptan Brian Lara, Chris Gayle, Dwayno Bravo gibi önemli oyuncular, daha sonraki yıllarda dikkatlerini daha çok para getiren yeni formata verdiler. Spesialist özellikleriyle, örneğin Kieron Pollard gibi bir "6 yapma" makinası niteliğindeki oyuncular, Hindistan başta olmak üzere pek çok ülkeden gelen cazip kısa süreli kontrat tekliflerini geri çevirmeyerek, West Indies takımının ikinci planda bıraktılar. West Indies, 2004 Champions Trophy'i kazanıp, 2006'da final oynadıktan sonra, bir başka büyük daha  elde edemedi.



2. Kısım: Gangnam Stili Şampiyonluk Nasıl Geldi? 


Ne var ki West Indies'in kaderi, Eurosport2'nin kriket yayınlarını vermeye başlamasıyla değişti. Şaka bir tarafa, özellikle 2009'daki Şampiyonlar Ligi'nde yarı finale kalarak büyük sükse yapan Trinidad&Tobago takımından sonra, 2011'deki takım da izleyicilere keyifli maçlar yaşattı. Bu turnuvalarda yıldızı parlayan oyunculardan biri, Sunil Narine, kısa süre içinde Test takımına kadar yükseldi. 2010'da, vasat bir batsman ve vasat bir orta hızlı atıcı olan Darren Sammy, "yeni yapılanma programı" çerçevesinde kaptanlığa getirildi. Daha önceden şike cezası alan ve bunu tamamlayan Marlon Samuels de, bu yeni projede takıma geri döndü. 2009'a kadar son derece orta sınıf bir hızlı atıcı olan Ravi Rampaul, kendisinden beklenmeyen ölçüde iyi maçlar çıkarıp, yine bu saydığımız turnuvaların yıldızları arasında yer aldı. Aşağıda, West Indies için 2012 Dünya Kupası özelinde kritik önem taşıyan anları özetlemeye çalıştım. Böyle bakınca, hakikaten çok ince ayrıntılarla gelen bir şampiyonluk olduğu gözüküyor.

1- West Indies, turnuvaya çok ağır bir Avustralya yenilgisiyle başladı. İlk yarıda 191'e kadar gelen Karayipliler, ikinci yarıda korkunç derecede kötü atış yapıp, yağmurun da başlamasıyla maçın erken bitmesiyle mağlup oldu.

2- Mutlaka kazanılması gerekilen İrlanda maçı da yağmur yüzünden tamamlanamadı. Ancak averajı biraz daha iyi olan West Indies, maç kazanamadan tur atlayarak son sekiz arasına kaldı.

3- Son sekiz aşamasında ilk rakip İngiltere'ydi. O güne kadar, takıma vereceği katkıdan büyük şüphe duyulan genç vurucu Johnson Charles, hayatının maçını oynayarak 84 koşu yaptı. Neticede West Indies biraz zorlansa da rakibinin hatalarından faydalanarak ilk galibiyetini aldı. Bu, turnuvada dönüm maçıydı.

4- Yarı  finale çıkma yolunda averaj hesapları yapılan son günde, West Indies'in rakibi Yeni Zelanda'ydı. Son saniyesine kadar heyecanla giden karşılaşmada Yeni Zelanda 1 koşu farkla galibiyete ulaşmak üzereydi. Ancak son anda koşuyu uzaklardan, pek de olmayacak türden,  muazzam bir direkt atışla engelleyen West Indies, uzatmada maçı kazandı ve Sri Lanka'nın da İngiltere'yi yenmesiyle yarı finale gitti.

5- Yarı finale kadar, ilk üç sıradaki vurucularından büyük yardım alan Avustralya, West Indies karşısında bu üçlüyü erkenden kaybedince çaresiz kaldı. T20 takımına geri dönen Chris Gayle, 75 koşu yaparak yine Avustralyaseverliğini gösterdi.

6- 2007'den beri dördüncü finalini oynayan evsahibi Sri Lanka, finalin mutlak favorisiydi. Üstelik en büyük koz Chris Gayle erkenden oyun dışı kalmıştı. Ne var ki Yeni Zelanda maçınının kahramanı Marlon Samuels ortaya çıktı ve 78 koşu alarak takımın galibiyet umutlarını ayakta tuttu. Bu moralle ikinci yarıya giren West Indies, rakibinin 10 oyuncusunu da oyundan çıkarmayı başararak zafere ulaştı.

Turnuva boyunca, pek çok takımın aksine, kötüden iyiye giden bir grafik sergileyen West Indies'te genel trend, hep zor zamanlarda bir kahraman yaratabilmesi oldu. Bir diğer önemli özellikleri,  orta hızlı veya  yavaş atış yapan  ya da spin bowler diyebileceğimiz, falsolu atışlar yapan özel türde oyuncular bakımından, nitelik olarak olmasa da nicelik olarak zengin bir kadro yapısına sahip olmaları sayesinde(bkz. Samuel Badree, Kieron Pollard), Sri Lanka'daki, hele hele Colombo'daki zemine tam anlamıyla uyum sağlayabilmesi de önemli bir faktördü.

Bireysel katkıların en üst düzeyde olması, biraz da şansın yardımıyla gerçekleşti. Bundan bir sene önce Sunil Narine diye bir oyuncunun adını sanını kimse duymamıştı ve belki de tesadüfen geçen yılki Şampiyonlar Ligi'ne gelmeseydi, bugün Narine'in yıldızlaştığı West Indies şampiyon olamayacaktı.

Normalde çoğu zaman kontrolsüz atışlar yapan Ravi Rampaul, finalde eline aldığı ilk topta, Sri Lanka'nın en iyi adamlarından Tillakaratne Dilshan'ı normalde pek de olmayacak şekilde avlamasaydı, Lanka paniklemeyecek, şampiyonluğu kaptırmayacaktı.

Çok eleştirilen Darren Sammy, kritik anlarda Marlon Samuels'e bu denli, hatta aşırı derecede güvenmeyip görev vermeseydi, belki West Indies yarı finale bile gidemeyecekti.

Genellikle bizleri güldürürken takımı öldüren Andre Rusell'in bile batting'de ve fielding'de yaptığı ekstra katkıların yeri-önemi de oldukça büyüktü.

Fakat her şeyden ilginci, tüm bu olup bitenlerin West Indieslilerin Gangnam Stili parti anlayışında herhangi bir değişiklik yaratmamış olmasıydı. Turnuvaya dans ederek başladılar ve dans ederek bitirdiler. Ben de bu yazıyı o danslardan bir demet sunarak sonlandırıyorum. Bu zafer West Indies tarihinde yeni bir sayfa mı? Pek sanmıyorum. Ama özlemiş oldukları bir gerçek. Çünkü ilk videodaki şarkıda da söylediği gibi, onlar kriketi sevmiyorlar, krikete bayılıyorlar.

not: Böylelikle severek anlattığım tüm takımlara bir şampiyonluk yaşatma geleneğimi de sürdürmüş oluyorum. ( bkz. AFL Sydney Swans)

6 Ekim 2012 Cumartesi

Kriket DK Yarı Finaller 1: Lostralia'nın Dönüşü*

Avustralya-West Indies, West Indies 74 koşu farkla kazandı. 

Avustralya, ilginç dağılışlarla hayranlarını şaşırtmaya devam ediyor. Geçen yıl sonundaki G. Afrika serisinde 47'de tüm vurucularını kaybetmişlerdi örneğin.

Bu DK'daysa işler kimsenin beklemediği kadar iyi gidiyordu. Yarı finale gelinceye kadar sadece bir maç kaybetmişlerdi. Yarı finalden bir önceki maçlarını. Yarı iyiden kötüye gittiler.

West Indies'se sürekli kötüden iyiye gitti. İrlanda maçında yağmur yağmasa, şimdi evlerindelerdi. Fakat bu belki de iyi bir şey.  (bkz. İngiltere'nin İrlanda'dan yağmur yardımıyla kurtulması ve akabinde şampiyon olması). Son 8 gruplarında Sri Lanka'ya çok ağır mağlup oldular. Herkes bunlardan bir şey olmayacağına ikna olmuşken, Y. Zelanda'nın yapamadığı son bir koşu, uzatmalar ve Wındies'in yarı finale kalışı. Normalde buınları Pakistan veyahut ne biliyim, Türkiye falan yapar ama, Windies da az karışık bir topluluk değil.

Avustralya, yine yeni yeniden para atışını kazanıp rakibi yine yeni yeniden batting'e yollamak isterdi; bu olmadı ama para atışını kazanan West Indies, tam da rakibinin istediği şeyi yaptı. O nedenle alan da satan da memnundu.

Powerplay dönemini saymazsak, takım olarak çok dağınık atış yapan Avustralya, kendisine karşı atak bir tutum sergileyen Windies batsmanlarına karşı çaresiz kaldı. Avustralyasever C Gayle, özellikle maçın sonlarına doğru hızlanıp 75'e ulaşarak turnuvadaki en iyi maçını yazdırdı tarihe. Aynı şeyi önceki maçlar 2,4 gibi skorlarda kendini dışarda bulan K Pollard için de söyleyebiliriz. 38 büyük bir koşu değil ama skoru 206'ya getirmek için yeterliydi. Avustralya, X Doherty ve G Hogg'un yavaş atışlardaki verimsizliğine mahkum olmuş ve Kolombo'da, bu turnuvada görülmemiş bir takibi gerçekleştirmek zorunda kalmıştı. Üstelik West Indies, Ozilerin en çok zorlandığı şeyi yapacak, ağırlıklı olarak falsolu atacaktı.

Tartışmalı kadro ve oyuncu seçimlerinde hep odakta yer alan M Samuels(bkz. Superover atıcısı neden Narine değil?) ikinci yarıda da başrolü üstlendi. S Badree'yle beraber, Avustralya'nın en güçlü yönü olan 3 üst sıra vurucusunun üzerine çullandılar. Sonuç, Watson, M Hussey ve Warner powerplay bitmeden dışarıda. Bu senaryoyu hiç yaşamayan Avustralya, moralmen dağıldı. Wicketların arkası çorap söküğü gibi geldi. D Hussey'in de 0 koşudayken Ravi Rampaul tarafından "bounce out" yapılmasından sonra Hussey yüzünden kesik yiyen Glenn Maxwell muhtemelen şöyle dedi: "O kadarını ben de yapardım."

Bundan sonrası, mağlumun ilanını beklemkle geçti. G Bailey, battı balık anlayışıyla geleni gideni 6'ya yollarken, bir overda 25 koşu vererek zoru başaran Andre Rusell: "Abiler, sakın finalde bana top attırmayın." der gibiydi. Russell'in büyük çabasıyla 61'e ulaşan G Bailey(ironi alarmı) sonunda K Pollard'a yakalandı ve tüm umutlar bitti. Böylelikle Windies, 2006 Champions Trophy'den sonra ilk kez, büyük bir turnuvada finale çıktı. Avustralya'ysa geçen yıl final gördüğü turnuvada, bu kez yarı finalle yetindi. 

*Lostralia: Lost Australia(Kayıp Avustralya) 

4 Ekim 2012 Perşembe

Kriket T20 DK 15.Gün: Gelenek Bozulmadı, Son Gülen İyi Güler

Ve iyi güldüler. Grup maçında Hindistan'a yenilmiş olabilirler; fakat yarı finale giden, bugün Avustralya'yı mağlup eden Pakistan oldu. Hindistan'sa Güney Afrika'yı yendi yenmesine ama zaten averajla eleneceğini çoktan öğrenmişti. 

  Avustralya-Pakistan, Colombo 
  Pakistan  32 koşu farkla kazandı. 


Avustralya, geleneği bozmayarak yine para atışını kazandı ve rakibini 
batting'e davet etti. Pakistan da geleneği bozmayarak açılış üçlüsünden ikisini çabucak yitirdi. Avustralya, yine geleneği bozmayarak M Starc ve S Watson'la başlangıç wicketlarını aldı. Ne var ki bu hızlı wicketların ve sınırlayıcı atışların gerisini getiremeyen Avustralya, N Jamshid'in 50'yi geçmesini engelleyemedi. Kendisine eşlik eden Kamral Akmal sayesinde, Pakistan'ın direnebileceği bir skora geldiler. Bir de bu DK'da ilk kez maça çağırılan A Rezzak'ın korkusuz 4'leri gelince, Avustralya'nın morali iyice bozuldu. Yavaş atışlarda diğer rakiplerine göre daha zayıf gözüken Avustralya'da Starc ve Watson olmasa ne yapılacaktı, merak konusu. Devre sonunda Pakistan 149 koşuya kadar gelmişti. Hindistan ve G. Afrika maçlarını kuvvetli batting performanslarıyla rahat kazanan Avustralya, ikinci yarıya bunun lüksüyle girdi. Galibiyet için 150 koşu lazımdı fakat turu geçmek için bu iyi skoru geride bırakmak zorunda değillerdi. Turu geçmek için 111'i bulmaları yeterliydi. İki takım da bu bilinçle sahaya çıkınca maç kriketseverler için tam bir felakete dönüştü. Pakistan, tarihte görülmemiş bir hareketle, maçın 18. overına kadar hızlı atıcıyla oynamadı. Bu süre zarfında sinirlerine hakim olmayı başaran Avustralya, adeta bir sabır taşı abidesi M Hussey'nin yine durup durup turnayı gözünden vurduğu performansıyla 112 koşuyu sürüne sürüne geçip rahat nefes aldı. Elbette bugüne pek S Watson'ın güçlü batting performanslarından faydalanan Avustralyalıların, bu vurucuyu ve D Warner'ı erken kaybettikten sonra ne yapacağı merak konusuydu. Söyleyelim; bir şey yapamadılar. Sadece tek koşularla S Ajmal, S Afridi, H Reza, S Malik ve M Hafeez'ın ooverlarını geciktirdiler. Bu şemayla düşünürsek, yari finaldeki rakipleri W Indies karşısında, yine ilk wicketlarına sıkı sıkı sarılamaları gerektiği gerçeğiyle yüzleştiler; zira W Indies de aynı Pakistan türünden bir takım. Sadece battingleri biraz daha iyi, o kadar.

Güney Afrika-Hindistan, Kolombo 

Hindistan 1 koşu farkla kazandı

 Sabahki maçın ağır temposuna alışmış olanlar için bu karşılaşma, en azından başları nefes kesici bir aksiyon filmi gibiydi. Zaten eleneceği Pakistan'ın kazanmasıyla kesinleşen G. Afrika, Hindistan'ı yenerse, Pakistan kesin olarak tur atlıyordu. Hindistan farklı kazanırsa tur atlayacağını da biliyordu. Farklı skor gerektiği için, Hindistan çabuk koşu almak zorundaydı. Bu anlamda G Gambhir'in erken çıkması hiç iyi olmadı. D Steyn hızlı ve ekonomik atıyor, Morkel da wicket alıyordu. R Petersen'in sol elli falsolarının devre girmesi, Hindistan devresini büsbütün zora soktu. Büyük skor yapabilecek adamları, Sehwag ve de Kohli, beklenen katkıyı veremediler. G. Afrika'nın 3. hızlı atıcısı J Kallis, Hindistan'ın yoluna taş koyan başlıca adamlardandı. Yine de turnuvadaki en iyi maçını oynayan S Raina'yla MS Dhoni'nin bulduğu ortaklık, klasik devre bitirmede zorlanan G Afrika takımı karakterini ortaya koydu. Yavaş atıcılarından bir tek R Peterson'un etkili olması, JP Duminy'nin çok fazla kullanılmaması ve J Botha'nın vasatlığı yüzünden rakibe 152 koşu verdiler. G. Afrika'ya galibiyet için gerekli 153 koşu vardı. Fakat 112'yi geçmeleri Hindistan'ın elenmesi anlamına gelecektı. Hashim Amla ve J Kallis'in yine şok yaşatan çıkışlarından sonra, Hindistan biraz olsun rahatladı. Y Singh ve R Ashwin gibi yavaş atıcılarla çok etkili olmaktaydılar. Maçın kaderini değiştiren adam Faf Du Plessis'di. Geleni gideni 4 yapmaya başlayan Du Plessis, 65'e kadar geldi. Ne var ki arkasındakilerin katkısı çok fazla değildi: Ortak başına 10 ila 15 arasında değişen koşu sayısı. JP Duminy'nin sakince aldığı tek koşularla Du Plessis oyunda kalmayı ve ortaklığı korumayı sürdürdü. Maçın sonlarına doğru, ümitler giderek azaldı ve Hindistan, kritik eşik olan 112 sayıyı rakibe verdikten sonra toparlanıp maçı alsa da giden gitmişti. Özetle Hindistan, turnuvadaki bir çok takımın çektiği cezayı çekti: Yetersiz hızlı atıcılar.

2 Ekim 2012 Salı

Kriket T20 DK 14.Gün: Ve İngiltere elenir...


West Indies-Yeni Zelanda, Pallakele

West Indies uzatmada kazandı.

Yine averaj hesaplarının konuştuğu ve de gruptan çıkacak takımın son anlara kadar belli olmadığı tipik bir Dünya Kupası günü yaşadık. Günün ilk maçında West Indies, Yeni Zelanda karşısına iki değişiklik yaparak çıktı: Dwayno Bravo'nun yerine kardeşi Darren, hızlı atıcı F. Edwards'ın yerine de S. Badree oyuna girmişti. Para atışından sonra rakibini batting'e davet eden Yeni Zelanda, maça iyi başlayarak C Gayle ve J Charles'dan çabuk kurtuldu. Özellikle D Vettori'nin yokluğunda genç sol elli spinner R Hira, kritik maçta ağabetiyini aratmıyordu ve bir diğer yavaş atıcı N McCullum da iki değerli wicket almıştı. Hızlı atıcılardan T Southee en iyi maçını oynarak 3 wicket alırken, bir diğer hızlı atış arkadaşı D Bracewell zaten kilidi ilk çözen adam olmuştu. Karayiplilier istikrarlı bir vurucu ikilisi bulmakta zorlanıyorlardı; neticede Pallakele gibi hızlı koşu alınan bir zeminden ancak 139 çıkarabildiler. 30 koşuyu aşan bir oyuncuları yoktu.

Bu noktaya kadar her şey Yeni Zelanda'nın lehine gelişmekteydi. Hatta galip gelmek bir tarafa, farklı kazanarak averaja oynama gibi  bir ihtimalleri vardı. Fakat güçlü gözüken batting ünitesi, kaybedilen erken wicketlarla şoku yaşadı. Powerplay'da M Guptill'i R Rampaul'e kurban verdikten hemen sonra B McCullum ve R Nicol'un çıkışı, Y Zelanda'nın yavaş olan hızını adeta 0'ladı.W Indies'de başrollerde yine S Narine ve S Badree vardı. Atılan toplar azalıyor ama Y Zelanda, üzerinde kurulan yavaş atış+falsolu atış baskısını bir türlü çözemiyordu. Tek istikrarlı koşu alabilen vurucu R Taylor, tek başına takımı sırtlamaya başladı. Yanına aldığı önemli ortaklar J Franklin ve J Oram, fazla katkı veremeden S Narine'e teslim oldular. 

Bir şekilde maç yine overa kaldı. W Indies'in alışık olduğu bu senaryo uyarınca, İngiltere maçında olduğu gibi atışlara M Samuels geldi. Samuels R Taylor'a baştan bir extra koşuyla bir altı verince, maç Y Zelanda'ya çok yaklaştı. Fakat son koşuyu almaya çalışırken muhtemelen C Gayle'den gelen bir direkt vuruşla runout olan .D Bracewell, maçın uzatmaya gitmesine sebep oldu. Böylelikle Y Zelanda, T20I'lerde uzatmaya giden 4 maçın 3'ünün kahramanı olmak gibi bir unvan kazandı.

Samuels, uzatmada yine W Indies'in atışçısıydı. Maçın yıldızı Narine'in yerine tercih edilmesi ilginçti ama M Samuels, bir şekilde görevini yerine getirdi. 17 koşu alan Y Zelanda, C Gayle'in şerrinden nasıl kurtulacaktı? 

Uzatmada Y Zelanda'nın atışçısı T Southee'ydi. Bu maçta iyi oynamasına rağmen turnuvanın genelinde kötü olan Southee, ilk atışta 1 altı ve no ball vererek zaten hesabı baştan bitirdi. Ondan sonra çorap söküğü gibi geldi; Gayle ve Samuels, herhangi bir zorluk yaşamadan gereken 18 koşuyu alarak W Indies'in turnuvada kalma umutlarını ayakta tuttular. Yeni Zelanda'ysa iki maçı uzatmada yitirmesine ve iyi mücadele etmesine rağmen veda etti. 

İngiltere-Sri Lanka, Pallakele 

Sonuç: Sri Lanka 19 koşu farkla kazandı. 

Saha ve zemin şartlarını göz önünde bulundurarak batting kadrosunu R Bopara'yla güçlendiren İngiltere, para atışını kazandıktan sonra ilk olarak sahayı savunmaya karar verdi. İlk atıcılar S Finn ve J Dernbach, T Dilshan'ı çok zorladılar ve özellikle Dernbach'ın verdiği koşulara rağmen ilk wicket alındı. K Sangakkara ve M Jayawardene de çok geçmeden oyun dışı kaldılar. Burada wicketlar erken gelse de, pahalı overlar çıkarılıyordu. G Swann'ın yakaladığı iyi atış dönemine destek, biraz geç geldi. O süre içerisinde A Matthews entersan vuruşlarıyla Sri Lanka adına tempoyu hep yüksek tuttu. Matthews J Mendis ortaklığını bozan S Broad, maçı yine dengelese de İngiltere, yine devreyi ekonomik bitiremedi. Dernbach'ın yüksek topları, T Perrera ve L Thirrimane'yi havaya soktu vev S Lanka, müthiş bir alt sıra katkısı sayesinde devre sonunda 169 koşuya ulaştı.

Bu maça dek hep üst sıra vurucularını çabuk kaybeden İngiltere, buna önlem olarak C Kieswetter'i kenara almıştı. Fakat yine de aynı senaryoyu görmekten kurtulamadı. L Malinga'nın 3 wicket birden aldığı overdan sonra(5. over) bir daha kendine gelemeyen İngiltere, A Mendis'in vasat oyunu ve  S Patel'in kahramanca direnişiyle(67 koşu) umutlansa da asla maçı kazanacak noktaya gelemedi. L Wright, R Bopara, A Hales gibi oyuncular doğru dürüst koşu alamayınca yenilgi kaçınılmaz oldu. S Lanka'nın genç yavaş atıcısı Akila Dananjaya, göz altında şişen kemiğin acılarına rağmen 2 wicket almayı başardı ve galibiyetin mimarlarndan oldu. G Swann'ın T20'lerdeki rekorunu 34'le geliştirmesi bir şeyi değiştirmedi. Sri Lanka grup lideri sıfatıyla yarı finale çıktı. 



1 Ekim 2012 Pazartesi

Kriket T20 DK 13. Gün: Hindistan'ın Dönüşü, G. Afrika'nın Kabusu

G. Afrika-Avustralya, Kolombo

Sonuç: Avustralya 8 wicket farkla kazandı.(14 top kala) 

Kabul etmek gerekirse kimse Avustralya'dan bu kadar yenilgisiz bir turnuva beklemiyordu. İlk maçında Pakistan'a kaybeden G. Afrika'ysa, aslında yine yenilerek şaşırtmadı. Kendileri,  DK'lardaki kötü şöhretlerini hak ettiklerini kanıtladılar. 

Para atışını bir defa daha kazandıktan sonra rakibi ilk devrede batting yapmaya davet eden Avustralya, G. Afrika üst sıra vurucularından çok çabuk şekilde kurtuldu. Mantıklı bir şekilde Dan Christian'ın yerine kadroya çağırılan sol elli yavaş atıcı  Xavier Doherty, bu bölümün kahramanı oldu. Doherty ve Shane Watson'ın maharetiyle J Kallis, R Levi ve H Amla gibi hızlı sayı alabilecek vuruculardan kurtulan Avustralya, işin zor kısmını geçtikten sonra kolayda takıldı. Allrounder özelliklerini hatırlamaya karar veren R Peterson, genç vurucu Ferhann Behardien'le 60 koşuluk bir 6. wicket ortaklığı tutturdu ve G. Afrika'nın maça tutunmasını sağladı. Avustralyalı genç hızlı atıcılar M Starc ve P Cummins, son iki overda 28 koşu vererek hayal kırıklığı yarattı. 

İkinci yarıdaysa Avustralya, Hindistan maçındakine benzer bir senaryoyla galibiyete rahat girdi. D Steyn ve M Morkel'ın dikkatli ve tehditkar atışlarını az koşu alarak ve D Warner'ı kaybederek geçen Avustralya, bundan sonra başka zorluk yaşamadı. W Parnell ve F Behardien'in bir-iki fırsatta da sendelemesi sonucunda S Watson bir kez daha 50'yi geçerek galibiyetin baş mimarı oldu. Avustralya için bir başka sevinilecek nokta, nadir şekilde batting'e gelen C White'ın da koşu katkısı yapabilmesi oldu. (White 13 top 21 koşu) 

Pakistan-Hindistan, Kolombo 

Sonuç: Hindistan 8 wicket farkla kazandı. 

Bir kriket maçından çok daha fazlası olan Güney Asya derbisinde yine kazanan, 92'den bu yana oynanan her DK maçında olduğu gibi yine Hindistan'dı. (üst üste 8.kez) 

G. Afrika'yı yenen kadroyu bozmamayı tercih eden Pakistan, ilk olarak batting yapmayı seçti. Uluslararası T20 tecrübesi yetersiz üst sıra vurucuları I Nazir ve N Cemşit'i çok erken kaybetmeleri, oyunun ileriki dakikalarında yüksek bir skora ulaşma yolunda önemli olan platformu kurdurtmadı. Hindistan'sa atışlarda Y Singh, R. Ashwin ve L Balaji'den en optimum düzeyde faydalandı. Kanser tedavisi bittikten sonra henüz 11 Eylül'de tekrar formasına kavuşan Singh'in sol elli yavaş atışları, turnuvaya damga vuran bowling performanslarına bir yenisini ekledi. G. Afrika maçında U Akmal, U Gül gibi vuruculardan sürpriz katkılar alan Pakistan, sadece 128 koşu aldı ve T20 tarihindeki en düşük skorla yetindi. 

Tecrübeli Test vurucusu V Sehwag'ı yeniden kadroya alan Hindistan, bu hamlenin faydalarını gördü. Genç sol  elli yavaş atıcı Hasan Raza, G Gambhir'i c&b ile avlayarak rüya gibi bir başlangıca imza atmasına rağmen fielding hatalarıyla takımı zora sokan isimlerden biriydi. Her zaman olduğu gibi yine V Kohli iyi performans göstererek 50'nin üzerine çıktı ve takımı taşıdı. Neticede kazanan Hindistan, gruptaki iddiasını korudu. 


30 Eylül 2012 Pazar

Kriket DK 12. Gün: Yenilmez Sri Lanka ve Bounce Back İngiltere

İngiltere-Yeni Zelanda, Pallakele 
Sonuç: İngiltere 6 wicket farkla kazandı.

Bugün daha rahat koşu alınan Kandi bölgesindeki Pallakele Stadyumu'ndaydık. İlk maçında Sri Lanka'ya uzatmada yenilen Yeni Zelanda, iddiasını korumak için İngiltere'yi yenmek veyahut mümkün olduğu kadar az farkla yenilmek durumundaydı. Para atışından sonra ilk batting'i Y. Zelanda yaptı.

"Siyah Şapkalar" lakapkı ekibe ilk darbeleri S.Finn vurdu. Alışageldik şekilde Y. Zelanda'nın başlangıç vurucuları M Guptill ve R Nicol, fazla katkı veremeden oyun dışına çıktılar. (21 top, 16 koşu) Ne var ki asıl hayal kırıklığı, leblebi gibi koşu alan B. McCullum ve onun önderliğindeki orta sıranın çöküşüyle geldi. İngiltere'nin diğer hızlı atıcıları vasat gözükse de biraz kadroya tekrar giren T. Bresnan'la ama en çok S. Finn'le, Y. Zelanda'nın ritmi bozmadan koşu almasını engellediler. Tek ciddi direniş, Sri Lanka maçının kahramanlarından James Franklin'le geldi. Sol elli alt sıra vurucusu, 50 koşuluk ciddi bir katkıyla devre sonunda 149'a ulaşan  Y. Zelanda'nın maçtan kopmamasını   sağlamıştı.

Genellikle üst sıra vurucularını erken kaybeden İngiltere, geleğin bozmadı ve C. Kieswetter'i 4. overda sol elli yavaş atıcı D. Vettori'nin maharetli atışına kurban verdi. (Kieswetter 14 top, 4 koşu, 21/1) Fakat Y. Zelanda'nın en kaliteli hızlı atıcısı T. Southee'nin korkunç bir gününde olmasından faydalanan L. Wright, Afganistan maçındaki tarifeyi uygulayarak takımı sırtladı. A Hales'le birlikte galibiyeti hazırlayan Wright 76 koşu yaptı. Forma giren E. Morgan'ın da 30'u, Yeni Zelanda tehdidinin çok uzaklarda kalmasını sağladı.

Sri Lanka-West Indies, Pallakele
Sonuç: İngiltere 9 wicket farkla kazandı.

Bugüne kadar, hep yavaş atıcılarıyla sonuca giden iki takımın maçında daha varyasyonlu yavaş atıcılara sahip Sri Lanka, Karayipli rakibini çok rahat yenerek yarı final için önemli bir adım attı.

Para atışından sonra ilk olarak batting'i seçen West Indies, karşısında oldukça derli toplu ve tehdit edici hızlı atıcılar buldu; neticede İngiltere'nin başına bela açan J. Charles-C.Gayle işbirliği erken bozuldu. Gayle gibi önemli bir tehditten, bir önceki maçın aksine iyi bir gününde gözüken A. Mendis sayesinde kurtulan Sri Lanka,aynı silah sayesinde K. Pollard gibi geleni gideni 6'ya göndermeye fixlenmiş bir sert batsmandan sadece 1 sayı yemekle kurtuldu. İlk yarıda West Indies'i taşıyan ortaklıklar; M. Samuels-D. Bravo(65 koşu 2/16-3/81) ve M. Samuels-A. Russell işbirlikleriydi. Herath veya J. Mendis yerine, sondan bir önceki overda hızlı atıcı Kulesakara'nın 4. ve son overını attıran ve verdiği 20 koşuyla West Indies'e 130'a ulaşma şansı veren Sri Lanka'da, allrounder J. Mendis yine geleneği bozmayarak wicket aldı.

İkinci yarıya 130u kovalamaya hedefiyle giren Sri Lanka, West Indies hızlı atıcıları R. Rampaul'un verdiği extralar ve F: Edwards'ın kontrolsüzlüğünden faydalanarak hızlı koşu almaya başladılar. Derken Rampaul 4 vurmaya alışan T. Dilshan'ı avlamayı başardı. W. Indies'in maça tutunmasının yegane yolu olan erken wicket alma meselesinde başarılı oldukları tek alan bu oldu. Yeni ikili K.Sangakkara-M. Jayawardene, herhangi bir büyük tehditle karşılaşmaksızın, bitime 26 top kala  takımı galibiyete götürdüler. West Indies'de Rampaul-Edwards hızlı atıcılarının yanınıa D.Bravo'nun neden eklenmediği, neden ısrarla D. Sammy ve hatta A: Russell gibi orta hızlı atıcılarda ısrar edildiği de ayrı merak konusuydu. Bu oyuncuların isimlerinin yanında, atışlara geliş sırası da tartışmalıydı. Örneğin koşu sınırlayabilecek tek oyuncu gibi gözüken S. Narine'in 4overı erkenden atması, West Indies'in elini kolunu bağladı. Neticede W.Indies'in her zeminde maç kazanabilecek bir takım olmadığı gerçek bir örnekle kanıtlandı. Ne yazık ki sadece spin bowling sayesinde D. Kupası şampiyonu olunmuyor. Gruptan çıkan son takımlaır İngiltere-Sri Lanka, West Indies-Yeni Zelanda maçları belirleyecek. 

29 Eylül 2012 Cumartesi

Kriket DK 11.Gün: Umarsız Umar ve Hız Açılımı

Son Sekiz, Pakistan-Güney Afrika, Colombo

Sonuç: Pakistan 2 wicket farkla kazandı.

Para atışını kazanan Güney Afrika, batting yapmayı seçmişti fakat seçimler konusunda söylememeiz gereken bir şey varsa, o da Pakistan üzerineydi. Dünkü West Indies takımına özenen Pakistanlılar, falsolu atışlar yapabilecek 5 oyuncuyu kadroya katmışlardı. İlk olarak atışlara gelen Hasan  Raza'dan sonra M. Hafeez, S. Afridi ve  S. Ajmal son derece kısıtlayıcı toplar dönderip, G. Afrika'nın kolay sayı almasını engelledi. Direnebilen tek isim, iş başa düştüğünde sorumluluk alan JP Duminy oldu. O bile 48'i aşamadı ve G. Afrika devreyi 133 gibi yetersiz sayılabilecek bir skorla bitirdi.

Colombo'daki maçlarda, düşük skorlar bile korunabildiği için, G. Afrika'nın umudu devam etmekteydi. Pakistan'dan önemli farkları, Test dünyasının en iyi hızlı atış ortaklığına sahip olmalarına karşın, spin bowling opsiyonlarınında kullanacak oyuncu sayısının azlığıydı. Buna rağmen Pakistan'ın ilk dört vurucusu, son derece kötü vuruş tercihleri yapıp, çabucak oyun dışı kaldılar. Hafeez-Nazir-Jamshed-Kamran Akmal dörtlüsünden sadece 30 koşu gelmişti; G. Afrika'nın planları yolunda gidiyordu. Sol elli yavaş atıcı Robin Peterson'un neredeyse koşu bile vermediği dönemde, biraz olsun direniş gösterebilen tek oyuncu, uzun süredir T20lerde zorlanan, Umar Akmal'dı. Akmal da bazı toplara girmekte çekingen davranıyordu, Pakistan çok güvendiği Shahid Afridi'nin daha lik topta aceleyle yaptığı kötü vuruş geldiğinde, 7. wicketını yitirmiş ve galibiyete 71 koşu uzaklıktaydı. 

Ne var ki G. Afrika'nın son 4 overdaki tercihi, yavaştan çok hızlı atıcılar oldu. Toplara yaradana sığınıp vurmaya başlayan Umar Gül'ün şansı da yaver gidiyordu. 6 ve 4'ler yağmur gibi yağmaya başladı, Kamran Akmal'in de son dönemlerdeki en iyi performansını sergilemesiyle maç kafa kaya geldi. Sondan iki önceki overda atış yapan Albie Morkel tam 24 koşu verince ibre Pakistan'a döndü. Bitime 9 koşu kala Umar Akmal'in yaptığı 6'yla, galibiyetin kime gideceği neredeyse belli olmuştu. Zaferi ilan eden vuruşu yapmak, Saed Ajmal'ün 4'üne düştü. Bu sayede G. Afrika, turnuvadaki ilk maçını kaybederken Pakistan yenilgisizliğini korudu. 

Son Sekiz, Avustralya-Hindistan 

Sonuç: Avustralya 9 wicket farkla farkla kazandı. 

Erken final olarak nitelenen karşılaşmada ilk olarak batting yapmaya gelen Hindistan, beklenenin aksine, Avustralya hızlı atıcılarının gazabına uğradı. Mitchell Starc, Pat Cummings ve Shane Watson, Hindistan'ın ağır toplarını birer birer saha dışına yollayarak son günlerdeki spin bowling ağırlığına da bir alternatif metodla cevap vermiş oldu. İkinci yarıysa işler, beklenenin aksine, Avustralya için çok daha kolaydı. 

İngiltere karşısında fırtına gibi esen Hindistan falsocuları, bu kez dağıldı. Harbhajan Singh başta olmak üzere, Piyush Chawla ve Kirat Kohli, David Warner-Shane Watson ikilisinin bir türlü koşu almasını engelleyemediler. Hızlı atıcı Zaheer Khan ve biraz da offbreak atıcısı Ravi Ashwin'in gayretleri yeterli olmayınca Avustralya, turnuvadaki en rahat galibiyetlerinden birini, sadece 1 wicket kaybederek kazandı.   

27 Eylül 2012 Perşembe

Kriket T20 DK 10. Gün: Süper Uzatan Sri Lanka ve SloWindies

Bugün "Yahu şöyle güzel bir maç izleyemedik, hepsi sıkıcıydı." diyenlerin kaçırmaması gereken bir gündü. Artık kostümlü provalar bitmişti ve gerçek anlamda turnuva başlamıştı. İlk olarak, daha bir tıfıl gözüken grubun(İngiltere, Sri Lanka, Yeni Zelanda, West Indies) maçlarıyla başladık.

Sri Lanka-Zimbabwe, Pallakele

Sonuç: Sri Lanka uzatmalarda kazandı.

Pallakele stadı, zaten Bangladeş tecrübemizden de anladığımız üzere, sayıların nispeten daha kolay kazanılabildiği bir stadyumdu. Daha doğrusu falsolu atış yapan oyuncuların wicket almakta zorlandığı bir zemin gibi görünmüştü buradaki. Bu verilere rağmen, Yeni Zelanda karşısına spinner ağırlıklı bir kadroyla çıkan Sri Lanka, ilk devrede istediğine ulaşamadı. Uzun müddet sonra gerçekten derli toplu bir vuruş sırasıyla karşımıza gelen Yeni Zelanda'da, Rob Nicol ve Martin Guptill, son dönemlerdeki en iyi ortaklıklarıyla takımı 57'ye kadar rahat taşıdılar. Oyunun bu bölümünde, torpille milli takıma alındığı rivayet olunan gizemli falsocu Akil Dananjaya devreye girerek, kendisinden bir önceki gizemli atıcı ağabeyi Ajantha Mendis'in açıklarını bir güzel kapattı. Arada aldığı bir darbeyle, elmacık kemiğinde koca bir şişlikle maçı tamamlayan Dananjaya akılda kalıcı bir başlangıç olamazdı diye düşünüyorum. Takım halinde vasat batting yapan Yeni Zelanda'nın 190ları bulmasını engelleyen bir başka oyuncu varsa, o da Nuwan Kulasekara'ydı. Kritik dönemde Ross Taylor ve Jacob Oram'ın wicketlarını alan hızlı atıcı, alt sıranın da moralini bozdu. Yeni Zelanda, devreyi 174 koşu üreterek bitirdi. 

İkinci yarıdaki senaryoysa gerçekten heyecan vericiydi. İlginç bir kararla ilk olarak atışlara offspinner Nathan McCullum'u getiren yeni Zelanda'ya, bu hatanın faturası ağır çıktı. Sadece ilk overda 17 koşu verdiler ve dengeyi tekrar toparlamakta çok zorlandılar. Sri Lanka'nın 3 silahşörlerinden Sanath Jayasuriya ve Tillakaratne Dilshan, T20'lerdeki 1000 koşu barajını aşarken, takımı da galibiyete taşıdıklarından emindiler. Kaptan Kumar Sangakkara gereksiz bir runoutla oyun dışı kaldığında dahi, Sri Lanka yalnızca 2 wicket kaybetmiş ve hedefin 60 koşu yakınına gelmişti. Ne olduysa bundan sonra oldu. 

Oyuna geç denebilecek bir dönemde, taa 15. overda giren James Franklin, sol elli atışlarıyla rakibin dengesini bozdu ve gidişatı değiştirdi. Bu dakikadan sonra uyanan Daniel Vettori, panikleyen Sri Lanka'nın kolay koşu almasını engelledi ve kolay gözüken galibiyet bir anda zora döndü. Son overlarsa heyecan içinde geçti. Dilshan, turnvanın 100'üncü 100'ünü yaptıktan hemen sonra, gereksiz bir koşuyu zorlarken oyun dışı kaldı. Nispeten tecrübesiz sayılabilecek vuruculardan Thirrimane-Matthews ikilisi, son iki topta 5 koşu yakalama göreviyle karşı karşıya kaldılar. Yine de Thirrimane 4'ü yaparak galibiyeti 1 koşu yakına getirdi. Son topsa büyük heyecan yaşattı; sonunda Ross Taylor, elinden kaçırdığı topu adeta beyin gücüyle itti ve kaleye yönelip zamanında wicketı almasını sağladı. Maç berabere bitince, süper over denilen uzatmalara gidildi. Bu bölümde rakibine 8 koşuluk üstünlük sağlayan Sri Lanka, oldukça zor bir yoldan maçı kazandı ve son 8'e galibiyetle girdi. Yeni Zelanda'yı sevindirecek tek gelişme, ikinci yarıda, zor durumda, Tim Southee-Daniel Vettori-James Franklin önderliğindeki atıcı takım sayesinde gösterdiği direnç ve düşük averaj farkı oldu. 

West Indies-İngiltere, Pallakele 

Sonuç: West Indies 15 koşu farkla kazandı. 

Günün asıl ilginç sonucuysa bir sonraki maçtan çıktı. T20 Dünya Kupası tarihinde, İngiltere'yi İngiltere'de yenmiş bir takım olan West Indies, aynı tarifeyi Sri Lanka topraklarında da uygulayarak, turnuvadaki ilk galibiyetini aldı.

İlk devreye batting takımı olarak başlayan Karayipliler, Johnson Charles'ın şaşırtıcı performansı ve Chris Gayel'in liderliği sayesinde çok iyi başladı ve uzun süre wicket kaybı yaşamadı. Buna bir de Greame Swann'ın falsolu atışlarında etkili olması faktörü eklenince West Indies takımı için 190-200 arası hedefler olası gibi görüldü. Ne var ki araya giren kaptan Stuart Broad, ilk 100 koşuda wicket kaybı yaşamayan rakibin havasını bozdu. Gayle ve hayatının maçını oynayan Johnson Charles'a beklenen destek sürpriz bir isimden, tesadüfi vuruşlarla iyi bir alt sıra katkısı vermiş sayılabilecek Andre Rusell'dan geldi. İlk devre, West Indies'in 179 koşu aılşıyla bitti.

İngiltere'nin bugüne kadarki en başarılı T20 takibi 173'le yine West Indies'e karşıydı; yani bugüne dek hiç yapmadıkları bir şeyi yapmak zorundalardı. Fakat rakibe 2 avans wicket vermeyi de ihmal etmediler. Ravi Rampaul, turnuvada hattrick deneyen ama başarılı olamayan atıcılar arasına girdi. İngiltere, ilk overda koşu bile yapamadan C. Kieswetter-L. Wright gibi deneyimleri isimleri kaybetmişti.

70ve80li yıllarda, tam 15 sene Test Serisi kaybetmeyen West Indies, o zamanki hızlı atıcılarıyla "Windies" yani "Rüzgar gibi geçti" lakabını almıştı. Bu seferki atış kadrosuysa, toplam 4 spinnerla 16 over boyunca yavaş atış yaparak Slowindies, yani yavaş Karayipliler unvanını hak etti. Bu sayede rakibe habire uyku hapı veren West Indies'in uyutmayı başaramadığı isimler, 50'ye giden Alex Hales'se, çok hızlı koşu alan Eoin Morgan oldular. Slowindies'in uyuşuk alan savunması, yani fieldingi de İngilizleri heveslendirdi ve hiç "Çıkmaz" denilen yerden galibiyet çıkarak noktaya getirdi. Ne var ki son overda atışlara gelen Marlon Samuels, kendisiniden beklenmeyecek derecede iyi yavaş atışlar gönderdi ve İngiltere galibiyetin 5 koşu gerisinde kaldı. Bu arada, adeta kedi gibi sıçrayarak 4 koşuyu birden kurtaran Andre Russell ve 2 fazladan koşuyu engelleyen Darren Sammy, fielding'in kriket için önemini bir defa daha kanıtladılar. Bu arada Chris Gayle'in wicketlardan sonraki şovu, hatta hakeme yaptığı Mankading uyarısı da işin içine biraz Karayip eğlencesi kattı. 

26 Eylül 2012 Çarşamba

Kriket T20 DK 8. Gün: Güneş Doğu'dan Batıran Gün

Pakistan-Bangladeş, Pallakele 

Sonuç: Pakistan 8 wicket farkla kazandı. 

Öyle bir son turdu ki bugün koştuğu  Bangladeş'in, ilk 400 metresini hıphızlı, sonraki 200'ü nefes nefese, son metreleriyse dil dışarda yürüyerek. 

Pakistan'ı yenmeleri yetmeyecekti ya, o ayrı mesele. İlk maçta esaslı yenildiklerinden sebep, grubu aşmak için bu kez 36 koşuluk bir fark gerekiyordu ki bu olay gerçekleşmiş olsa, Bangladeş kriket tarihine altın harflerle yazılırdı. 

Etkileyici bir başlangıç ve Shakib El Hasan; Bangladeş'in özeti bu. Yine tek başına sırtladığı takımı, Saed Ajmal, Muhammed Hafeez ve Shahid Afridi'nin falsolu atış şerrinden kurtardı solak allrounder. Hem de kendine özgü tarzından ödün vermeden. Hızlı atıcıların, hele Umar Gül'ün istisnai derecede kötü olması da kayda değer bir not olarak akıllarda kaldı. Kadrodaki yeri oldukça tartışmalı olan Yasir Arafat'sa, piyangodan üç wicket alarak bir sonraki maç için de biletini ayırttı belki. Sonunda Bangladeş, 175 koşuya yükseldi ki, batting yapmakta zorlanan bir takım için T20 içindeki kendi en iyi derecesini geliştirmek, bir başarıdır. 

Ne var ki bu kazanımın altında yatan gerçek, biraz da saha koşullarının elverişli olmasıydı. Durumun bu halde bulunmasının kanıtı, Pakistan vurucularının rahatlığı olsa gerek. Imran Nasir'in 50'yi geçip, T20 kariyer rekorunu 72'yle yenilemesi bir yana, ilk topta yaşanan "wicket gelir mi?" heyecanından sonra bir daha böyle bir korku yaşamaması Pakistan'ın, maçın tadını tuzunu aldı götürdü. Bangladeş fielder'ı Hasan'ın yakalayamadığını toptan bahsetmiyorum; unutun gitsin. 

Pakistan, ciddi bir tehlike hissetmeden, hızını da hiç düşürmeden 4 ve 6ları durmaksızın aldı. Sonunda kaybedilen 2 wicket da, zaten takım son 8'e yükselme vizesini aldıktan sonra geldi. Bangladeş'se yine hüsranı yaşadı. Kısacası Pakistan'ın batısı, eski doğusunu eledi; güneş, doğu'dan battı. 

24 Eylül 2012 Pazartesi

Kriket T20 DK 7. Gün: Hiçbir Şeyin Olmadığı Gün

West Indies-İrlanda, Colombo

Sonuç: Yağmur yüzünden maç iptal oldu. West Indies, averaj farkıyla gruptan çıktı.

Kriket adına hemen hemen hiçbir şey izleyemediğimiz bir gün olarak akıllarda kalacak bugün, aynı zamanda West Indies'in, hiç maç kazanmadan son 8 etabına kaldığı gün olarak da tarihe geçti. Bir önceki T20 DK'da yine İngiltere'ye yağmur yüzünden elenen İrlanda, bu kez de WI karşısında tabiat anaya yenik düştü. Kabul edelim; bu kez işleri daha zordu ve eee, napalım, onlar da Avustralya'ya bu kadar farklı yenilmemiş olsalardı. 

West Indies'de günün tek moral verici durumu hızlı atıcıların oldukça kontrollü overlar çıkarmaları oldu. Normalde extra sayıları vermekte oldukça bonkör davranan Ravi Rampaul, Fidel Edwards gibi atıcılar, bu kez son derece disiplinli biçimde İrlanda koşularını sınırladır. Edwards, maçın ilk topun İrlanda kaptanı Will Porterfield'ı çıkardı. Zavallı Porterfield, Avustralya maçında da aynı durumla karşı karşıya kalmıştı. Ne zaman atalarının topraklarına dönse şaha kalkan Ravi Rampaul da, Kevin O'Brian kalenin önünü boş bırakınca yine geleneği bozmadı. İrlanda devresinin ritmini bozan unsurlar araya yağmurun girmesi, Sunil Narine ve özellikle de Chris Gayle oldu. Bizlere tavuk dansını izleten ünlü Test oyuncusu Gayle, West Indies için sahip olduğu önemi, bu kez atışlarıyla gösterdi. Devre arasına giderken 129'u bulan İrlanda, sonrasında evine döneceğini öğrendi. Tekrar bastıran yağmur, ikinci yarının oynanmasına izin vermedi. 

23 Eylül 2012 Pazar

Kriket T20 DK 6. Gün: Spin Sunday

Londra'daki Super Saturday'in etkisinden yeni çıkmışken, futbol dünyamızdan gelen Super Sunday'i yaşadık. Elbette kriket dünyası da buna sessiz kalamazdı. Onlar da, Spin Sunday, yani falsolu haftasonunu karşımıza getirdiler.

Pakistan-Yeni Zelanda, Pallakele 

Sonuç: Pakistan 13 koşu farkla kazandı.

Kimin ilk ikiye gireceği en belirsiz grup olan  D Grubu, beklentileri boşa çıkarmadı. Şimdi son 8'e gidecek takımlar, Pakistan'la Bangladeş arasındaki son maçta belirlenecek. 

Bangladeş'in vurucularını keklik gibi avlayan Yeni Zelanda, aynı tarifeyi Pakistan'a uygulamaya çalışınca başına iş açtı. Muhammed Hafeez önderliiğindeki Pakistan ön sıra batsmanları, Vettori'nin overlarında sinip, J. Oram ve N. McCullum'ın overlarında dayılanınca rahat sayı buldular. Tim Southee, son maçlarındaki geleneği bozmayarak yine önemli 2 wicket aldı; fakat o da atışların genelinde sınırlayıcı olamadı. Pakistan alt sırasının tam konstantre olamaması, Yeni Zelanda'nın hasarı 177 koşuda sınırlamasını sağladı. Bir önceki maçta durgun gözüken Daniel Vettori, işleri biraz olsun toparlamayı başarmıştı. 

Rakibinin de hızlı bir açılış yaptığını gören Pakistan, hızlı atıcılarından fayda göremeyince, devreye offspin atan M. Hafeez ve legspin atan S. Afridi'yi soktu. İkon oyuncu Afridi Guptill silahını devre dışı bırakırken, orta ve arka sırayı temizlemek son dönemde Test takımının dahi en önemli atıcısı haline gelen offspinner  Saed Ajmal'e kaldı. Yine Test dünyasından tandığı Vettori'yi avaldıktan sonra ardına bakmayan Ajmal, 4 wicket aldı ve maçın kahramanlarından biri oldu. 

Bir önceki maçta ilk sıra vurucusu olarak kullandığı J. Franklin bu kez sonlarda gönderen kaptan R. Taylor, Jacob Oram'ı da kendisinden önce sokarak enteresan bir işe imza attı. 

Hindistan-İngiltere, Colombo

Sonuç: Hindistan 90 koşu farkla kazandı. 

Spin dalgası burada bitmedi. Para atışını kazandıktan sonra ne hikmetse bowling'i seçen(belki yağmur yağar diye olsa gerek) İngiltere, atışlarda tek verimi, offspinner Greame Swann'la yakaladı. Değişmez partneri V. Sehwag'ın dinlendirildiği maçta epey şanslı gözüken G. Gambhir'den ziyade, devrenin yıldızı, kötü geçen Sri Lanka serisinin izlerini silmiş gözüken R. Sharma'ydı. V. Kohli'yi beklediğinden erken kaybeden Hindistan, bu na karşın, özellikle hızlı atıcıların kontrolsüz atışlarından faydalanarak 190 koşu üretti. 

Test takımından kesiği yedikten sonra kendisini İngiltere'de county kriket oynayarak yenilemeye çalışan Harbhajan Singh, R. Ashwin'in dinlendirildiği maçı fırsat bilerek İngiltere vurucularının kabusu oldu. Açılışı yapan hızlı atıcı İrfan Pathan 2 wicketla Singh için sol şeridi boşalttı. Powerplay'in son overında atışlara geren Singh, Eoin Morgan, Tim Bresnan, Jos Buttler ve G. Swann'ı ustalıkla oyun dışına göndererek son dönemlerinin en iyi maçlarından birini çıkardı.  İngilizlerin koşu alma hızını darmadağın eden Singh'in en büyük yardımcısı, epey kilo verip forma girmiş gözüken, müzmin yedek legspinner Piyush Chawla oldu. Bir tanesi, güzel bir googly'le olmak üzere leg spin'den keyifle faydalanan Chawla, Singh'le birlikte İngiltere'nin galibiyet umutlarını tamamen sona erdirdi. Sonunda maçı, tarihindeki en kötü T20 batting performansı ile sonlandıran İngilizler, bir ara T20 tarihinin en düşük skoruyla kaydedilme tehlikesi yaşadı .Afganistan'a karşı rahat kazanan İngilizlerin, falsolu atışlara karşı böylesine komik duruma düşmesi, her ne kadar bu biraz anlamsız bir maç olsa da, turnuvadaki "şampiyonluğu korumaya gelen takım" statülerini sorgulattı. 


22 Eylül 2012 Cumartesi

Kriket T20 DK 5. Gün: Yağmur Laneti

Güney Afrika-Sri Lanka, Hambantota

Sonuç: Güney Afrika 32 koşu farkla kazandı.

Belki de turnuvanın şu ana kadarki en heyecanı verici maçı olması beklenen buluşmada dağ fare doğurdu. Sabah saatlerinde başlayan yağmur, maçın oynanmasına izin vermedi. 8 ay içinde, şehre yağan tek doğru dürüst yağan yağmurun zamanlaması tam anlamıyla harikaydı. Hafta içinde oynanan keyifsiz, tek taraflı ve seyircisiz maçlar düşünüldüğünde, aslında gruptan çıkması kesinleşen bu iki takımın buluşması, Dünya Kupası'nın resmi açılışı niteliğinde olacaktı fakat ne yazık ki stadyumu dolduran 34,000 kişi gibi bizler de hüsrana uğradık. Maçın iptaline kısa bir süre kala duran yağmurdan sonra oyunun 7şer overdan oynanmasına karar verildi. 

Tabi ki 20 overın bile kısalığından şikayet eden kriketseverler, 7overın kriket oyunu genel mantığına epeyce ters düştüğünün farkındadırlar. Yine de biraz maçtan bahsetmek gerekirse; bir önceki maçın kahramanlarından Richard Levi'nin erken çıkışı Güney Afrika'da şok etkisi yarattı. Güney Afrika'da bu devrenin yıldızı, çok kısa bür süre içinde 30'a giden AB de Villiers oldu. De Villiers önderliğindeki Proteaslar, devreyi savunabilecekleri bir 78'le bitirdiler.  Bir önceki Sri Lanka maçının yıldızı Ajantha Mendis, sakatlığı nedeniyle yoktu ve belki de Sri Lanka'nın atışları onun eksikliğini aradı. 

Galibiyet için 79 koşuyu 7 overda bulması gereken Sri Lanka, Güney Afrika hızlı atıcılarına direnemedi ve erken overlarda koşucularını yitirdi. Dale Steyn ve Morne Morkel gibi şu an Test dünyasının en istikrarlı hızlı atıcıları karşısında başka türlü düşünülemezdi zaten. Böylelikle Güney Afrika, grup lideri olarak, Sri Lanka da ikinicisi olarak son 8'e kaldılar. 

Avustralya-West Indies, Colombo

Sonuç: Avustralya 17 koşu farkla kazandı. 


Son dönemde yeniden yapılanma sürecine giren West Indies, turnuvadaki ilk maçını, İrlanda'yı temiz yenen Avustralya'ya karşı oynayacaktı. Karayipliler maç başında zorlansalar da, Avustralya bowling ünitesinin klasik maç ortası durma sendromundan faydalanarak rakibin zayıf noktalarını gözler önüne serdiler. 

West Indies'in yıldızı Chris Gayle, yanına Marlon Samuels'i de alarak sağlam bir ikili oluşturdu ve belki de Shane Watson olmasaydı, takımına 200 koşu barajını atlatacaktı. Neyse ki yaşlı kurt Brad Hogg ve Watson takımı tekrar kendine getiren wicketları aldılar. 

İkinci yarıda Avustralya zorlanır mı derken izleyiciler, son yılların en kötü atış ve fielding performansını seyrettiler Karayiplilerden. Çok hızlı bir başlangıçtan sonra Warner'ın 3. overda çıkışı, Avustralya'nın derdine dert ekledi. Ne var ki bir önceki maçın yıldızı Shane Watson, yine durdurulamadı ve yağmur araya girinceye kadar; Hussey-Watson ikilisi arkalarına dahi bakmadılar.  West Indies, Watson'ı oyundan çıkarma şansını kullanamamış olsa da artık çok geçti. Yağmur dinmeyince D/L metoduyla biten maçın galibi Avustralya, küçük bir korku yaşasa da son 8'e kaldı. Bu aşamaya gidecek ikinci takım, West Indies-Irlanda maçından sonra belirlenecek. 

21 Eylül 2012 Cuma

Kriket T20 DK 4.Gün, Güçsüzün Hezimeti

D Grubu, Yeni Zelanda-Bangladeş, Colombo

Sonuç: Yeni Zelanda 59 koşu farkla kazandı.

Yine bir T20 WC maçı ve yine Bangladeş'e hüsran. Limitli overlı turnuvalarda (ODI ve T20) hep iyi performanslar ortaya koyan Yeni Zelanda, yine güzel bir takım oyunu gösterisiyle son dönemde gözünü T20'deki başarılara dikmiş olan Bangladeş'e iyi bir ders verdi.

Para atışını kazandıktan sonra, gün içinde yağmur yağabileceği hesabıyla ilk olarak atış yapmayı seçen Bangladeş, hiç de aradığnı bulamadı. Bangladeş'te hiç bitmeyen sol elli falsocuların eskilerinden Abdur Razzaq'ın rakip 19 koşudayken aldığı wicket, hafif bir heyecan dalgası doğursa da, Brendan McCullum'ın şerrinden kaçılamayacaktı.

T20 Uluslarası maçlarda 1500 koşunun üzerine çıkan tek vurucu unvanını yakalayan McCullum, adeta Bangladeş atıcılarıyla dalga geçerek 123'e ulaştı. T20 Uluslarası maçlarında, bir devrede yakalayan bu en yüksek bireysel skor, aynı zamanda Yeni Zelanda'nın da devreyi 191 gibi çok çok iyi bir skorla kapamasına vesile oldu. 

İkinci yarıya bir mucize için giren Bangladeş, üst düzey vuruclarından Tamim İkbal'ı 3. topta kaybetti; hemen ardından da eski kaptan Shakip El Hasan oyuna elveda dedi. Bu wicketların kahramanı K.Mills, eskisinden sonra, yeni kaptanı da oyun dışına gönderdiği devre sonunda 3-33'lük performansıyla kariyerinin en iyi atış figürlerini yakaladı. 

Mills'in açılışından sonra gelen ana yemek Tim Southee, lezzetli ve zengin atış menüsüyle 'Siyah Şapkalar'ın karnını bir güzel doyurdu. Bangladeş'se, ortaya çıkan 59 koşuluk ağır hesabı ödemekle yükümlü taraf olarak bitirdi maçı. Bangladeş'in bu maçtaki altın sopasıysa, zaman zaman olumlu alt sıra batting performansları gösteren Nasir Hussein oldu. 

Her iki takım da, gözünün bundan sonra, sırayla Pakistan'a karşı oynayacakları maça çevirdi. 

A Grubu, İngiltere-Afganistan, Colombo 

Sonuç: İngiltere 116 koşu farkla kazandı. 

Açıkçası, Afganistan'ın kazanmasını bekleyenlerin sayısı bir hayli azdı. Bu küçük azınlığın içinde yer almayanlar dahi bu kadar ağır bir yenilgiyi beklemiyorlardı;özellikle Hindistan'a karşı ortaya konan başarılı oyundan sonra. 

Ne var ki kriket, hele hele T20 formatı, küçük hataları affetmiyor. Craig Kieswetter'ın şok çıkarılışıyla umutlanan Afganistan, önce psikolojik, sonra teknik ardından da pratk sebeplerle maça bir türlü ortak olamadı. İlk devrede oyuna üçüncü sırada giren Luke Wright, bir türlü çıkmak bilmedi. Günün başarılı adamının şanssızlığı, 99 koşuda kalması oldu. Buna rağmen Afgan hızlı atıcılarının kontrol dışı atışları, farkın kapanamayacak düzeyde açılmasını sağladı. Wright, T20 Dünya Kupası'nda, bir İngiliz'in yaptığı en yüksek skoru, 79'u geçtiği gibi, kendi en yüksek skorunu da yeniledi. İngiltere ilk devreyi 196 koşuyla bitirdi. 

Daha ikinci devrenin başında, ağır bir yenilgi aldığından neredeyse haberdar olan Afganistan, onurlu bir mücadele vermeye karar vermiş olsa da teknik yetersizlikler buna mani oldu. Takım halinde wicket alan İngilizlere karşı Afganlar 26/8 gibi utanç verici  bir skorda kaldılar. Tarihin en düşük T20 skorunun Kenya tarafından 69 olarak kaydedildiği düşünülünce, bu, en basitinden üzüntü vericiydi. Durumu kabullenmeyen ve düşüncesini hayata döndürebilen tek vurucu Gulbodin Naib, ayağı sakat olduğu için sadece 4 ve 6'lık vuruşlara girdiği maçtan kariyer rekorunu katlayarak çıktı. Son gayretlerden sonra Afganistan, şaşırtıcı şekilde 80'e ulaştı. İlginçtir, 2009 Dünya Kupası'nda, Güney Afrika'ya karşı da aynı skorla veda etmişlerdi. Her ne kadar bu maç ölçü olmasa da, son şampiyon İngilizler derli toplu bir görüntüyle turnuvaya iyi başladılar.

Kriket T20 DK 3. Gün : Komşu Katli

C Grubu: Güney Afrika-Zimbabwe, Hambantota 

Sonuç: Güney Afrika eldeki 10 wicketla kazandı.

Zimbabwe tarihinin en kötü ikinci T20 performansını sergilediği ve ancak  93 koşuya ulaşabildiği maçı kaybetti ve evin yolunu erken tuttu.

Para atışını kaybeden Zimbabwe, batting yaptığı ilk devrenin başına bela olacağını biliyordu. Morne Morkel'ın ilk iki wicketı kolay alması, hele hele kaptan Brendan Taylor'ın turnuvayı totalde 4 koşuyla bitirmesi, zaten sonun başlangıcıydı. Craig Ervine durumu biraz toparlamaya çalıştıysa da kendisine eşlik edecek bir ortak bulamadı. Jacques Kallis, dün Yuvraj Singh veyahut Shane Watson'ın yarattığı etkiyi yarattı ve hafif kavisli zıplayan toplarla Zimbabwelilerin sopasının tozunu aldı. Kallis'in 4 wicket alıp, yalnızca 15 koşu verdiği devre sonunda zaten Zimbabwe darmadağın olmuştu.

İkinci yarınınsa hiçbir hikayesi yoktu. Sadece Richard Levi, T20 kariyerindeki en yüksek ikinci skoru 50'yle buldu. Zaten Levi-Amla ortaklığı maçın galibini Güney Afrika olarak belirledi. Şampiyonluk favorisi Güney Afrika, turnuvadaki ilk maçını wicket kaybı yaşamadan kazandı.

Komik ama gerçek;-bir twitter sakininden aldığım alıntıyla-bu maç Zimbabwe'deki ekonomik gelişmeden bile daha yavaştı. 

20 Eylül 2012 Perşembe

Kriket T20 DK 2. Gün: Sınıf Farkı

B Grubu 1. Maç: Avustralya-İrlanda, Colombo 

Sonuç: Avustralya 7 wicket farkla kazandı.

Güçlü bir kriket ülkesi olmasına rağmen turnuva favorileri arasında gösterilmeyen Avustralya, çok daha zorlu geçmesi beklenen bir İrlanda maçını kazanarak turnuvaya galibiyetle girdi.

Avustralya, para atışından sonra ilk devreye vurucu takım olarak giren İrlanda'nın en önemli wicketlarından birini, henüz ilk topta aldı. Kaptan Porterfield'ın çıkışını, Ed Joyce ve Sterling gibi etkili olabilecek vurucular takip etti. Bu wicketların kahramanı Shane Watson ve Mitchell Starc oldular. Geçen yıl İngiltere'nin başına bela olan Kevin ve Nial O Brien kardeşler, orta overlarda İrlanda'yı toparlayarak takımın biraz olsun koşu almasını sağladılar. Ne var ki takım olarak iyi atış yapan Avustralya, rakibini 123 koşuda tuttu.

Atışlarda 3-26 gibi iyi bir istatistik yakalayan Watson, batting departmanına da liderlik etti. Özellikle ikilinin David Warner'la oluşturduğu ortaklık, takımın ilk 60 koşuya kayıpsız gelmesini sağladı. Buradan sonra sağlam bir vurucu tutturamayan Avustralya, Watson'ın 50'yi bulduktan hemen sonra çıkmasına rağmen, Cameron White ve George Bailey'nin garantici oyun yaklaşımları sayesinde, beklenenden kolay ama eski gücünü düşündüğümüzde, zor kazandı.

A Grubu 2. Maç: Afganistan-Hindistan, Colombo 

Sonuç: Hindistan 23 koşu farkla kazandı.

Hindistan'ın kağıt üzerinde kolay kazanmış gibi gözüktüğü maç, bu izlenimin aksine çok zorlu geçti ve Hindistan, deneyimsiz rakibi karşısında ecel terleri döktü.

Para atışını kazanan Afganistan'ın tercihi, ikinci yarıda batting'e gelmekti. Hızlı atıcıları Shapuur'un iki wicketıyla Hindistan'ın açıcı vurucuları çok erken çıktılar. 22 koşuda tıkanan Hindistan'ın imdadına, bu maçla birlikte 6. kez üst üste 50yapan Virat Kohli ve Afganistan'ın basit fielding hataları yetişti. Deneyimsizlik ve biraz da heyecanın etkisiyle Kohli'nin çıkışı gecikince hem Yuvraj Singh hem de Suresh Raina'ya daha rahat koşu yapacak bir ortağın oyunda uzun kalmış olması Afganistan'a yaradı. Yine de zaman zaman rakibin ilerleyişini durduran Afganistan, ikinci yarıya 160 koşuya ulaşma hedefiyle girdi. Bu, içine girdikleri öforiyle kıyaslandığında, biraz yüksek bir koşu sayısıydı.

İlk yarıda sakatlanan ve devrenin sonunu göremeyen yüksek profilli Afgan wicketkeeper/batsmen Shahzad, dizindeki devasa şişliğe rağmen ikinci yarıya çıktı. Takım kaptanı Nawraz'la birlikte önemli bir ortaklık kurup, ilk 6 overda Afganistan'a büyük ivme kazandırdılar. Üst üste gelen 4lere rağmen Shahzad'ın aceleciliği, bu başarının kesintiye uğramasına sebep oldu. Yine de takım arkadaşları, onun boşluğunu aratmayacak derecede iyi gidiyorlardı.

Oyunu değiştiren, MS Dhoni'den gelen taktik hamlesiydi. Kanser tedavisi çok yakın zaman önce sona eren ve yeniden milli takıma dönen Yuvraj Singh, sol elli yavaş atışlarıyla Afganistan ilerleyişini sekteye uğrattı. Dünkü Mendis gibi hat-trick deneme şansını da bulan Singh, ikinci yarının da tartışmasız yıldızıydı. Yüksek profilli hılzı atıcı Zaherr Khan kötü bir günündeydi fakat Afganistan, yine sorumluluk alan 2. kaptan Muhammed Nabi önderliğinde galibiyeti son overa kadar kovalamasına rağmen mutlu sona ulaşamadı. Tarihinde, sadece ikinci kez böyle büyük bir turnuvada oynamış Afganistan, kriketten anladığını, bu sporun ülkelerinden Hindistan'da herkese gösterdi. 

19 Eylül 2012 Çarşamba

Kriket T20 Dünya Kupası: Açılış Kutlaması

Sri Lanka-Zimbabawe:

Sonuç: Sri Lanka 82 koşu farkla kazandı.
Notlar:
*Ajantha Mendis, 4 overdaki 6-8'lik performansıyla T20 tarihindeki en iyi atıcı performansını yakaladı.
*Maçın ikinci devresinde, Lasith Malinga'nın atış yaptığı bir topta Zimbabwe, kenara gitmeyen bir toptan 7 sayı kazanarak, yine nadir gerçekleşen kriket vakalarındana birini yaşadı.

Turnuvanın açılış gününde evsahibi Sri Lanka, kağıt üzerinde favori gözüktüğü maçta Zimbabwe'yi 82 koşu farkla yenerek rakibinin gruptan çıkma şansını çok azalttı. 

Maçın para atışını kazanan Zimbabwe, ilk olarak atış yapmayı seçti. Buna karşılık, Sri Lanka vurucuları karşılaşmaya iyi bir giriş yaptı ve 54'e kadar takılmadan geldi. Ne var ki yeni oyunculardan Dilshan Munarawea, gereksiz bir topa çıktı ve Sri Lanka'nın ritmini bozdu. Genç oyuncudan sonra Dilshan ve Mahela Jayawardene gibi iki önemli vurucusunu daha yitiren Sri Lanka, ilk devrenin ortasında kendisini 82/3 gibi iyinin kötüsü bir skorda buldu. 

Fakat Zimbabwe, bu yakaladığı ivmeyi, daha net bir avantaja çeviremeden, allrounder Jevaan Mendis'in biraz da şans yardımoyla 43, Kumar Sangakkara'nın da 44 koşuyu bulmasına izin vererek kapattı devreyi. Hızlı atıcıların formsuzluğunun yanında, yapılan büyük fielding hataları, bu skorun ortaya çıkmasında yardımcı oldu.

İkinci devreye umut verici bir başlangıç yapan Zimbabwe vurucuları, 6. overa kadar kayıpsız ve orta hızda gelmeyi başardı. Fakat 37 koşuya ulaşmışken Ajantha Mendis'in atışlara gelmesi maçın seyrini değiştirdi. Mendis totalde 6 wicket alıp, bunu yaparken sadece 8 koşuya izin vererek, inanılması güç bir T20 performansına imza attı. Bu, aynı zamanda T20 tarihinin en iyi atıcı performansı demekti. Ona eşlik eden Jeevan Mendis de 3 wicket alınca, tarihe "Mendis Günü" olarak geçen bu günde Sri Lanka, turnuvaya farklı galibiyetle girdi. 

17 Eylül 2012 Pazartesi

Kriket Neden İzlenebilir?

Eurosport2 ekranları, önce T20 Dünya Kupası ve ardından da Kriket Şampiyonlar Ligi'yle, yaklaşık 1 aylık 10 günlük bir kriket sürecine giriyor. Ben de, kanalımızda yayınlanacak olan bu sporun diğer sporlara kıyasla, neden o kadar da sıkıcı olmadığını, pekala izlemek için bazı sebepler bulunduğunu,  aşağıdaki başlıklarda toplamaya çalıştım. Sonuçta, en sevdiğiniz grubun yeni albümündeki tüm şarkıları, en azından ilk kez dinlediğinizde, aynı keyif ve mutlulukla dinlemiyorsunuzdur. Bazen sıkıldığınız da olur. En azından bende böyle bu iş. 

Şu iddialı cümleyle başlayayım: T20 kriketi, sıkıcı değildir. Yani sıkıcıysa da en azından diğer sporlar kadar sıkıcıdır. (Bu noktada Aziz Yıldırım'ın "En az diğer takımlar kadar temiziz" yorumundan yardım aldığımı itiraf etmeliyim).  Kriket sporu, çoğu 5-10 dakika zap arasında bakmış kimseler veyahut büsbütün yabancı olduğu şeye "kötü" deme refleksini geliştirmiş insanlarımız( illa ki Türk olmasına gerek yok)  tarafından sık sık sıkıcı ve 'saçma' olmakla itham edilir. Ayrıca iddialara göre zengin sporudur, burnu havada İngilizlerle, kültürleri bizimkinden farklı olduğu için tuhaf bulunan eski İngiliz sömürgesi Güney Asyalıların oyunudur. Bu nedenle de izlemeye değer değildir gibilerinden düşünceler, bir çoklarının zihninde kökleşmiş fikirler kanımca.  Bana, bunun neden böyle olmadığını düşündürten sebepleri sıralamaya tek tek başlayayım.  

Süre : Kriket maçları uzundur, bu doğru. Test Formatı'nda, evet, maçların 5 günde bitmesi, pek de nadir karşılaşılan bir durum değildir. Ne var ki bu, oyuncular sabahtan akşama kadar hiç durmadan, nefes almaksızın birbirlerine top atıyor anlamına da gelmez. Krikette bir gün 3 seansa ayrılır ve bu seanslar da yaklaşık 2 saat sürer. Dolayısıyla topun oynandığı süre yaklaşık 6 saat,  seans arası molalarla hesaba katarsak yaklaşık 7 saatlik bir süreyi kapsar. Bu seans araları, geçmişe referans veren adlandırmalarla: Yemek ve Çay arası olarak anılır. Aristokrat günleri anımsatan bu isimlendirmeler, elbette günümüzdeki soğuk 'devre arası' lafının, hoş ve retro muadilleridir. Kaldı ki bu kadar fazla zaman alan  başka sporlar da vardır: Bisiklet veyahut Snooker.  Bisikletin şansı, pedalları çevirenlerin sürekli yol alıyor oluşu, yeni yerler gezişi ve bizim de bahaneden manzarayı izlememizdir. Tabi ki bunun yanında keyifli kültürel bilgilerle adeta yayınlar adeta bir belgesel haline dönüşür. Ne var ki yarışma dinamikleri olarak bakıldığında, o kadar da hızlı-hareketli, adrenalin dolu değildir. Krikette bir maç maksimum 5 gün sürüyorsa, bisiklette büyük turlar 3 hafta sürer. Bu süre içerisinde bisikletçilerimiz, sabahtan akşama kadar pedal sallarlar. Sprint finişlerinin aynısı, bir kriket maçının final gününde yaşanan heyecana benzerdir. Bazen son topa, son pedala gidebildiği gibi gider heyecan. Sıkıcı dağ etaplarıysa, zorlu testlerin 3. günlerine benzer. Bireysel performansların öne çıkması gibi, takım için kendini feda edenlere rastlamak, pekala bisiklette olduğu kadar, krikette de mümkündür. Bir zamanlar bu ülkede bisiklet de 'izlenmeyecek sporlar' kategorisinde yer alıyordu. 

Heyecan: Twenty20 formatı, Test formatına göre epey kısadır; yaklaşık 3 saat sürer. Bu maçlarda yaşanan heyecansa, sıradan bir Test gününe oranla çok daha fazladır. Bazen son topta galip tarafın değiştiği görülür, oyunda geri dönme ihtimalleri hiçbir zaman sıfıra indirgenemez; çok durağan giden bir maç, bir anda heyecan fırtınasına dönüşebilir. Futbolla bir kıyaslama yapmak gerekirse; bir futbol maçının da hiçbir sıkıcı yerinin olmadığını söylemek de doğru olmaz. Bazen yüksek heyecan yaşanan maçlar 0-0 biter; bazen kalitesiz bir mücadelenin, 2-2'lik skora rağmen heyecanlı olduğu iddia edilemez. T20 kriketinde de, benzer durumlar karşımıza çıkar. Kimi zaman sıkılır insan ama bunun için oyunun topyekün heyecansızlığından bahsedilemez. 

Elitizm: Kriket çoğu zaman bir zengin ve elit sporu olarak nitelendirilir. Köklenlerine inilidiğinde, bu doğrudur. Hatta İngiltere'nin İngiltere olduğu dönemlerde sembolü olmuş bir emperyalist spordur. O denli elit kökenleri vardır ki, İngilizler bu sporu yaymaya bile tenezzül etmemişlerdir. Dikkat edilirse, sadece eski koloniyal geçmişe dayalı ülkelerde(Avustralya, Güney Afrika, Hindistan gibi) yaygın olarak oynanır. Fakat sporun elitliği ve İngiliz kökenleri, zaten diğer tüm sporlar için de geçerlidir. Futbolundan küreğine, eksriminden cimnastiğine, hokeyine ve  rugbysine kadar bir sürü spor, zaten dünyada modern dönemin ortaya çıkış sürecinde doğmuştur. Kökenleri elittir. O dönemlerde tuzu kuru olmayan adamın, modern anlamda spor yapması gibi bir  durumdan söz edilemez. Daha alt tabakadan, işçi sınıfından  gençlerin ekmek kapısı haline gelmesi, örneğin futbolun elitist yüzünü dengelemiştir.  Kriketse popülerliklte yukarıda saydıklarımızın bir çoğuna göre geride kalmıştır. Bunun temel sebebi, modern ekonomik sistemin gereklerine uyamamış olmasıdır. Hem süresinin uzunluğu, hem de oyunun oynanış biçimi, günümüz tüketici toplumunun zevklerine ters düşer. Kriket bir sabır ve strateji oyunudur; kendince benimsediği değerleri, (Victorian değerler diyebileceğimiz gurur, dürüstlük, centilmenlik, parayı ön planda tutmayan amatör ruh) 'Nasıl daha fazla yere yayılırız, nasıl daha büyük bir reklam malzemesi oluruz' zihniyetinden korumak için uzun süre direnmiştir. Ne var ki sonunda ekonomik gerçeklere yenik düşmüş ve çok daha kısa ve hızlı bir oyunun oynanmasını sağlayan T20'yi icat etmiştir. Bugün elitistlikle itham edilen kriket sporundan ekmek yiyenler, muadil futbolcu arkadaşları kadar fazla para kazanamamaktadırlar. Kriket 1900'lerin başında Avustralya'nın ve yine 70lerde Karayiplerin  eski efendilerine, yani İngilizlere  karşı başkaldırışlarının sembolü olmuş, dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alan Bangladeş ve Zimbabwe'yle, din çekişmesini spor alanına taşıyan Hindistan ve Pakistan'ın  birçok fakir mahallesi sakinine 'bir gün zengin olma' umudunu veren bir toplumsal fenomene dönüşmüştür; önemli tarihi ve sosyolojik okumaları mevcuttur.  Dolasıyıla günümüz kriketinde, diğer kürek, tenis, rugby  gibi  burjuva kökenli  sporlara nazaran ağır basan, sivri  bir elitizm yoktur. Hatta bu bakımdan, kriketin çok gerilerde kaldığı dahi söylenebilir. Bugün, dünynın en çok kazanan sporcuları arasında yer alan adam, Hindistan kaptanı MS Dhoni'dir, evet, fakat bu, kriketin getirisiyle ilgili değil, Hindistan'ın kendi içindeki eşitliksiz gelir dağılımını yansıtan bir veridir. 

Tempo: Oyunun Türk izleyiciler tarafından en çok eleştirilen tarafı, tempo düşüklüğüdür. Yukarıda da belirttiğim gibi, T20 formatında tempo düşüklüğü daha çok dönemsel gel-gitler gibidir, geçici bir durumdur. Fakat elbette, basketboldaki tempoyu krikette arayanlar hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Oyun bu açığı strateji ve değişken zenginliğiyle kapatır. Topu atan atıcı, topun eski-yeni olması, zeminin o günkü ve hatta o anki özelliği, hava koşulları, vurucu oyuncunun formu ve şansı, saha savunucusunun dikkati ve hakemin kararı gibi çok boyutlu bir denklem içinde, kollamanız gereken pek çok ayrıntı vardır. Uygulanan taktikler ve stratejiler, ancak maç başından itibaren dikkatlice takip edilirse anlam kazanır. Bu bakımdan, anlık heyecan sporlarından, söz gelimi kayakla atlamadan aldığınız adrenalini burada bulamayacaksınızdır; evet, ama bu ülkenin tenis veyahut snooker'a gösterdiği ilgi ve sadakat seviyesi düşünüldüğünde, görece strateji zenginliğinden ötürü, kriketin de hoşa gidebileceği mantıksal bir çıkarımdır. Örneğin teniste hep topun, havadaki nemden ne kadar etkilendiği, oyuncunun, zeminin hızlı veyahut yavaş olmasına göre nasıl taktikler uyguladığından bahsedilir. Kriket topu, tenis topuna göre çok daha fazla yön değiştirebilen, zeminse, tenis zeminlerine göre çok daha pürüzlü ve engebeli olma potansiyeline sahip ve daha büyük sürprizlere gebedir. 

Elbette, yerleşmiş kültürel değerler içerisine yenisini yerleştirmeyi önermek, pek de gerçekçi sınırlar içerisinide kalmamakta. Yani tutup da, kriket haberlerinin manşet olacağı günlerin peşinde falan değilim bu satırları yazarken. Sadece şunu düşünüyorum, madem spor bir şov dünyası, T20 kriketi de bir şovdur. İnsanların hiç anlamadığı, yepyeni  tüketim ürünlerine karşı direnmesi, yıllarca oturtulmuş, dayatılmış alışkanlıkların yanına yenisini koyması, her şeyden önce, dışarıdan gereksiz gibi gözükmektedir. Her ne kadar yozlaşmış da olsa, işim gereği, biricik sevgilimiz futbolun sıkı takipçilerinden biriyim ben de halen. Fakat T20 kriketi gibi uzaylı sporlar, hiç değilse, Eurosport2 ekranlarına küçük bir bakışı hak ediyor. Yayınlarda,  her zaman olduğu gibi blogumuzun kurucu yazarı Okcan Basat, yorumlarıyla yanımızda. Öyle tahmin ediyorum ki  kendisi öğretici v e bazen de izleyicilerin kanını donduran hikayeleri hazırlamış durumdadır. Herkese kolay gelsin. 

11 Eylül 2012 Salı

Kriket Nedir?

Kriketin türleri.
Kriket formatları ülkeden ülkeye çeşitlilik gösterir; ancak uluslararası müsabakalarda uygulanan üç ana format vardır. Bunlar;

1- Test Formatı
2- ODI Formatı
3-Twenty20 Formatı

şeklindedir. Biz burada T20 formatından bahsedeceğiz. 

Twenty20 Formatı: Diğerlerine göre, nispeten bebek yaşta kabul edebileceğimiz bu formatta maçlar, 20'şer over'dan oluşan iki devreden oluşur. 1 over, 6 topun gönderilmesiyle sonlanır. Basit bir hesapla, bir devrede en az 120 top gönderildiğini söyleyebiliriz. Maçlar, devre arasını da hesaba katarsak, yaklaşık 3 saatlik bir zaman dilimini alır.


Kriket Sahası: Kriketin oynandığı alan, plan olarak yukarıdaki gibidir. Gördüğünüz oval yeşil bölgeyi, ipler çevreler. Boundary denilen yer, bu iplerin dışıdır. Pitch denilen alan, topların gönderildiği, atıcı ve vurucuların yer aldığı alandır.


Pitch/Wicket: Bu alanın önemi büyüktür çünkü zemin, maçın gidişatında belirleyici rol oynar. Bu özel zeminin fazla düz ve pürüzsüz olması veyahut yer yer çatlaklar içermesi, topun yerde ne kadar sekeceğinden, sektikten sonra nereye gideceğine dair bir sürü konuda belirleyicidir. Aslında oyunun keyfi biraz da zeminin özelliklerinin maçtan maça ve hatta devreden devreye değişmesinden ileri gelir. 

Popping crease denilen çizgi, vurucuyu ilgilendiren bir çizgidir. Bu çizgi, hem stumped, hem de run-out durumlarında belirleyici rol oynar. Çok kaba bir özetle,oyuncunun oyunda kalabilmesi için, bir ayağının veya sopasının yere değen kısmının bu çizginin gerisinde kalması gerekir.  (bkz. stumped, run-out)

Bowling crease'se, atıcının ilgi alanına girer. Atışın geçerliliği konusunda belirleyici bir çizgidir.(bkz. Atışın Geçerliliği)



Stumps, yanyana bulunan ve üzerlerinde ik tane çubukçuk(bails) yerleştirilmiş olan üç çubuklu yapıya tekabül eder. Kısaca kale de diyebiliriz. Çubukçukların havaya kalkması durumunda kale bozulmuş sayılır.

Offside/Leg Side:  Çok sık kullanılan kriket terimlerinden biridir. Temel olarak, sağ elli bir vurucunun sağ tarafı, offside'ı ifade eder. Diğer tarafsa leg-side olarak adlandırılır. Sol elli bir vurucu içinse bunun tam tersi geçerlidir. (sol elli vurucunun sol tarafı offside'dır)



Atış(Bowling)  Bir kriket takımında atıcı takımın amacı, rakibin aldığı koşu sayısını sınırlamak veya rakip vuruucları oyundan çıkarmaktır; yani wicket almaktır. Bir takımı oluşturan 11 oyuncu da atış yapabilir. Bir overda atış yapan oyuncu, herhangi bir sakatlık olmamış veyahut hakem tarafından fark edilen bir disiplinsizlik sonucunda dışarıya gönderilmemişse overı tamamlamak durumundadır. Yukarıdaki videoda güzel atışlardan örnekler bulabilirsiniz.



Fielding(Saha Savunma)Bowling yani atış yapan takım aynı zamanda fielding da yapıyor olur. Tam Türkçe karşılığını ararsak, 'saha savunmak' diye çevirebileceğimiz fielding sırasında, atıcı takımın oyuncuları sahaya yayılarak atışı beklerler. Amaçları, vurucudan gelen topu havada yakalamak veyahut en kısa sürede tekrar atıcı oyuncuya ulaştırmaktır. Yukarıda, güzel bir fielding örneğini görmektesiniz. Topun dışarıya gitmesini engellemeye çalışan fielder, canhıraş vaziyette 6 sayıyı kurtarıyor.



Vuruş(Batting): Vurucu takımın amacı, koşu almaktır. Her vurucu takımın, karşılıklı  iki kale(stumps) önünde bekleyen iki oyuncusu vardır. Bunlardan biri, rakipten gelen topu karşılayan konumda, yani vurucu pozisyonundadır; diğeriyse koşu yapmaya hazır  beklemektedir. Bir takımın 11 vurucusu vardır fakat bunlardan 10'u kaybedilirse, vurucu takımın devresi sonlanmış olur. Yukarıda, güzel vuruşlardan  örnekler vardır.


Koşu: Krikette sayı alma yöntemidir. Atıcı topu attıktan sonra, karşılıklı iki kalede bekleyen vurucuların yer değiştirmesi, bir(1) koşu demektir. Mümkün olduğunca fazla koşu alabilmek için vurucu, atıcıdan gelen topu mümkün mertebede en az rakip oyuncunun bulunduğu, en kuytu ve uzak köşeye yollar. Koşu nasıl alınır, merak ediyorsanız, videoyu izleyin. Vurucu oyuncu topu yerde sekmek suretiyle dışarıya(sahayı çevreleyen iplerin ardına) gönderebilirse doğrudan 4 koşu, yere hiç temas ettirmeden bunu başarırsa 6 sayı alır.

4 koşu: Vurucu oyuncu topu yerde sekmek suretiyle dışarıya(sahayı çevreleyen iplerin ardına) gönderebilirse doğrudan 4 koşu alır.

6 koşu: Vurucu oyuncu topu yerde sektirmeden dışarıya(sahayı çevreleyen iplerin ardına) gönderebilirse doğrudan 6 koşu alır.


Ekstra Sayılar: Krikette, vurucu oyuncunun hünerleri sayesinde gelen sayılar kadar, rakip takımın başarısızlığı sayesinde alınan sayılar vardır. Bazen batsmanlar, kıllarını bile kıpırdatmadan sayı kazanırlar.

Bye: Atıcı oyuncu, topa sopasıyla vuramasa da, topun gittiği yer sayesinde zaman bulup koşu kazanabilir. Buna bye denir. Bazen atıcının gönderdiği top hiç kimseye temas etmeden, atıcının takımındaki diğer fielderlar tarafından da yakalanılamadan dışarı gider. Bu durumda 4 bye koşusu kazanılmış olur. Bu koşular vurucunun hanesine yazılmaz, takım hanesine yazılır.

Leg Bye: Atıcı oyuncunun vücuduna çarpan top bye olursa, buna leg bye denir. Pratikte, isim farklılığı dışında ,yukarıdaki duruma göre değişen bir şey yoktur.

Wide: Atıcı oyuncu, topu, vurucunun karşılayabileceği yükseklikte ve genişlikte göndermek zorundadır. Vurucunun leg side tarafına düşen toplarla, fazla açıktan off-side'ına giden toplar, geniş atışlardır ve atış tekrarı yapıldığı gibi, vurucu takım hanesine bir sayı eklenir.

No Ball: Atışın tekrarı ve rakip takım hanesine bir koşu yazılmasıyla sonlanır. En sık rastlanan şekli front-foot no ball'dur. Videoda, bir no ball örneği görülmektedir.

Front Foot No Ball: Bowling crease'in, yani atıcı çizgisinin önemine yukarıda değinmiştik. Eğer atıcı oyuncunun öndeki ayağı, top elden çıkarken atıcı çizgisinin tamamıyla önündeyse, bu bir önayak noball'udur T20 formatında, tekrar edilen atış, free-hit ismini alır.

Freehit: Ön ayak no ball'undan sonra gelen bu özel atışta vurucunun oyundan çıkma yollarından bir tek run-out geçerlidir. Yani oyuncu bowled veyahut  caught gibi yöntemlerle oyundan çıkmaz. Bu da vurucuya, ekstradan daha cesur vuruşlar yapma şansını verir.

Bunun dışında, atıcının baş hizasını geçen atışlardan bir over içinde iki tane göndermesi, topun "bowling" şeklinde tanımlanan ve gönderme anında dirseğin kırılmamasını temel alarak oluşturulmuş formatta gönderilmemesi gibi no ball sebepleri bulunur.

Wicket: Birden fazla anlamı olan bir terimdir. Bir anlamı, topların gönderildiği, atıcıyla vurucunun kozlarını paylaştığı zemindir. Bu zeminin özellikleri, günden güne ve hatta saatten saate değişir, bu da stratejilerde büyük farkları beraberinde getirir. Aynı zamanda, kaleyi de ifade eder.

Wicket Almak: Bilgisayar oyunu mantığıyla düşünürsek, temelde, bir takımın sahip olduğu 'can' sayısını eksiltmeyi ifade eder.  Örneğin T20 formatında her vurucu takımın, 10 wicketı vardır. Bu wicketlar, aslında 10 vurucuyu temsil eder. Wicket düşünce, bir vurucu oyundan çıkar. Peki bir wicket nasıl alınır? Yani bir takımın canı nasıl yenir?

Şu unutulmamalıdır ki, wicketı alan her zaman atıcı takımdır(fielding team). Wicket alabilme yollarından en sık karşımıza çıkanlar şunlardır:

1- Bowl Out: Vurucunun arkasında üç çubuk ve bunların üzerinde de iki tane küçük çubukçuk bulunur. Bunların bütününe kale denebilir. Çubukçukların havaya fırlaması, kalenin bozulması ya da düşmesi anlamına gelir. Eğer bu olay, atıcının yolladığı top sayesinde olursa, vurucu "bowled out" olarak oyun dışı kalır.



2- Caught(Yakalama): Beyzboldaki bir kural, krikette de aynen geçerlidir. Atıcıdan gelen ve vurucunun karşıladığı top, şayet yere inmeden atıcı takım elemanları tarafından yakalanırsa, vurucu oyundan çıkar ve vurucu takımın bir wicketı düşer.


Caught Behind(Arkada Yakalama): Eğer bu yakalamaya olayı, vurucunun arkasındaki özel fielder, terim adıyla wicketkeeper(kaleci) tarafından gerçekleşirse, buna arkada yakalama denir. 


2- Stumped: Vurucu oyuncu, kendi kalesinin önünde bulunan çizginin tamamen dışında bulunursa, kaleyi boş bırakmış sayılır. Söz gelimi, eğer vurucu oyuncunun bir ayağı, tamamıyla söz konusu çizginin gerisinde değilse, oyuncu savunmasız kalmış demektir. Eğer kalenin arkasındaki rakip oyuncu, yani wicketkeeper bu durumu fark ederse, topu yakalayıp kaleyi devirerek vurucuyu dışarı gönderebilir. Buna stumped out denir. Genellikle vurucu oyuncunun ıskasının ardından ortaya çıkar ve bazen de komik görüntülere sahne olabilir.

3- Run Out: Sayı alma yolunun, iki vurucunun, karşılıklı kaleler arasında yer değiştirmesi olduğunu belirtmiştik. Bazen bu işlemin yapılması sırasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar, kalelerden birinin boş kalmasına sebebiyet verir. Şayet fielding yapan takım kaleyi bozarsa(üç çubuğun üzerindeki çubukçukları havaya yükseltir veyahut çubuklardan birini devirirse) ve bunu yaptığı anda, vuruculardan herhangi biri, kalesinde değilse(bir ayağı veyahut sopası, kale çizgisinin içinde, yere temas etmiyorsa), kaleye en yakın oyuncu dışarı çıkar. En aptalca wicket kaybetme yollarından biri olarak kabul edilir.


4- LBW: Karmaşık wicket alma yöntemlerinden biridir. Açılımı Leg Before Wicket'tır. Vurucu oyuncu, topun kaleyi vurmasını vücuduyla engellerse, hakem oyuncunun dışarı çıkmasını isteyebilir. Yalnız bu durumun oluşmasını sağlayacak bir takım önkoşullar vardır. Öncelikle top, vurucunun offside(yani sağ elli vurucunun sağı, sol elli vurucunun solu)'ndan gelmelidir. Vurucu, topun yolunun kestiğinde, ilk çarpışma anı, kaleyi sınırlayan hayali çizginin içinde olmalıdıır. Bununla birlikte, hakem, topun -eğer yolu kesilmemiş olsa- mutlaka kaleyi devireceğinden emin olmalıdır. Genellikle tartışmaya sebebiyet veren bir karardır. Umarım yukarıdaki iki örnek anlamaya yardımcı olur.


5- Caught&Bowled:  Blogumuza adını veren wicket alma şeklidirAtıcı oyuncunun, rakip vurucunun sopasıyla karşıladığı topu havada yakalaması halinde gerçekleşir. Bu durumda, vurucu oyundan çıkmak durumundadır. En spektaküler, izlemesi keyifli wicket alma yöntemlerinden biridir.


Nadir de olsa, şu aşağıdaki yollarla da wicketın düştüğü olur.

6- Hit Wicket:(Kaleyi devirmek)  Atışı bekleyen vurucu oyuncu, ekipmanıyla veyahut vücuduyla kendi kalesini bozarsa, devre dışı kalmış sayılır. Unutulmaz örneklerinden biri Pakistan'dan  Inzamam-ul-Haq'dan gelmiştir.

7- Topa İki Kez Vurmak Vurucu, bir atışta, topa sopasıyla ancak bir kez dokunabilir. Aksi halde oyun dışı kalacaktır.


8- Yol Kesmek Vurucular, kaleler arasında yer değiştirip koşu alırken, bazen bilinçli olarak rakip fielderların yolunu keserler. Veyahut birbirlerine top atmalarını engellerler Bunu yapmalarının sebebi, run-out tehlikesinden kurtulmak olabilir. Anlamayı kolaylaştırmak için yine Inzaman ağabeyimiz imdada yetişir.

9- Vurucunun Elle Teması Vurucu oyuncu, bilinçli şekilde, topa eliyle temas edemez. Oyuncunun eldiveni, sopanın bir parçası sayılır. Dolayısıyla, top eğer eldivene çarpar da havada yakalanırsa, oyuncu yine dışarıda kalır.

10- Oyunu Geciktirmek: Bir vurucu dışarıda kaldıktan sonra, yerine girecek yeni vurucu 3 dakika içerisinde kalesinin önüne geçmiş,  top karşılamaya hazır hale gelmek zorundadır. Bu sürenin aşılması durumunda oyun dışında kalır.

Kriket Skorlaması:Krikette skorlama, ilk bakışta karmaşık gelebilir. Örneğin 117/9 gibi bir ifade, ilk bakışta anlamsızdır. Taksim işaretinin solundaki 117, vurucu takımın elde ettiği koşu sayısını ifade eder. Sağ taraftaki 9'sa, atıcı takımın kaç wicket aldığını bizlere gösterir. Bu hesaba göre A takımı 117 koşu alırken, 9 wicket kaybetmiştir. Bunu söylerken, her takımın bir devrede 10 wicketı olduğunu hatırlatalım. Yani yukarıdaki örnek özelinde konuşursak,  atıcı takım bir wicket daha alarak devreyi tamamlayabilir.

Bir Kriket Maçı Nasıl İlerler?

Para atışı: Önce para atışı yapılır ve kaptanlarca, ilk olarak hangi takımın batting yapacağı, yani vurucu takım olacağı belirlenir. Para atışını kazanan takım, kendi oyun stratejisine göre fielding veya batting yapmayı tercih edebilir. Bu, tüm formatlarda ortaktır. Anlamayı kolaylaştırmak için, hayali bir A Takımı ve B takımı kuralım. Para atışını kazanan A Takımı, batting'i, yani vurucu takım olmayı seçmiş olsun.

İlk Devre: Burada, T20 formatı özelinde konuştuğumuzu belirtmek zorundayız. Daha önceden de belirttiğimiz gibi, bu formatta bir devre 20 overdan oluşur. İlk 6 overda, powerplay kuralı uygulanır.

Powerplay: Limitli over formatlarına(T20 ve ODI) renk katmak için uygulamaya konan bu kuralda, fielding yapan, yani sahayı savunan takımın, işini yapması zorlaştırılır. T20'de şöyle uygulanır:  Kriket sahası tekrar hatırlanacak olursa(bkz. Kriket Sahası), sarı bölgenin etrafındaki açık yeşil bölge, 30 yardlık iç saha alanıdır. Atıcı takım, 6 over boyunca, bu çemberin dışına yalnızca iki oyuncu yerleştirebilir. Bu da, elbette dış sahaya gidecek topların yakalanmasını veyahut çarçabuk atıcıya geri döndürülmesini zorlaştıracaktır. Vurucu takım için avantaj yaratan bir kuraldır.

Devre Sonu: Bir devrenin sonuna gelinmesi için ya 20 overın tamamlanması, ya da vurucu takımın 10 wicketını kaybetmesi gerekir. Hangisi daha erken olursa, devre öyle tamamlanır. Örneğimize geri dönelim ve A Takımı, 117/9'la devreyi tamamlamış olsun.Bu durumda, B Takımı'nın maçı kazanması için, bundan bir fazlasını yapması yeterlidir. Yani B Takımı'na, 118 koşu gereklidir.

İkinci Devre: Elbette ikinci devrede roller değişecektir; A Takımı fielding yaparken, B takımı batting'e geçmiştir. A Takımı, ilk devrede ürettiği 117 sayıyı korumak, B Takımı'nın bu sayıyı geçmesini engellemek için çalışmaktadır. B Takımı, 118'i bulduğu anda maçı kazanır. Eğer B Takımı 117'i bulamadan 20 over tamamlanmış vehayut tüm vurucularını yitirmişse mağlup olmuştur.

1. Durum:  Diyelim ki B Takımı, 16. overda 116'ya ulaşmış ve tüm vurucularını yitirmiş olsun. Böyle bir durumda, A Takımı maçı 1 koşuyla kazanmış sayılır. (117-116=1)

2. Durum:  Diyelim ki B takımı 17. overda 118'e ulaşmış ve 7 wicket kaybetmiş durumda olsun. Bu durumda skorları 118/7 olacaktır ve maçı kazanmış sayılacaklardır. Kriket skorlamasında bu, "B Takımı maçı 3 wicketla kazandı) olarak ifade edilir. Çünkü B Takımının 10(toplam wicket sayısı)-7(kaybedilen wicket sayısı)=3 wicket daha fazlası, yani kullanabileceği 3 vurucu daha fazlası vardır. Mesela 9 wicketla alınan bir galibiyet, fielding takımının başarısızlığını ifade eder.

3. Durum: Diyelim ki 20 over sona erdi ve B Takımı, tüm wicketlarını yitirmiş olmasına karşın 117'ye ulaşmış duruma geldi. Bu durumda, Superover denilen özel devre oynanır.

Superover:  Eşitlik bozmak için oynanan bu iki extra over için takımlar, 3 vurucu ve 1 atıcı seçerler. Yeniden gerçekleşen para atışından sonra hangi takımın ilk olarak batting ve bowling yapacağı belirlenir. Diyelim ki A takımı para atışını kazandı ve ilk olarak bowling yapmayı seçti. Bu durumda, B takımının vurucularına 6 top gönderecektir. Tabi Eğer üçünü de 4 topta oyun dışına gönderirse, yani 3 wicketı da alırsa, over zaten sona erer. Aksi takdirde, mümkün olduğu kadar az koşu verme niyetindedir. B Takımı, diyelim ki, superover'ı 19 koşuyla bitirmiş olsun. A takımı bu sayıyı geçemezse, maçı B takımı kazanmış sayılacaktır. Burada da eşitlik çıkması halinde daha çok 6 yapan takım kazanır.

Kriket Atış Tipleri 

Esasında, yukarıda verdiğimiz bilgiler, bir T20 maçını izlemek için gerekli temeli içeriyor ancak son bir ayrıntı olarak, biraz da kriketin en keyifli noktası, atış tipleri hakkında kısaca bilgi vermek gerekir diye düşünüyorum. Kriket oyunu, atış yapan oyuncuyla vurucu arasındaki düelloyu temel alır. Atış yapan(Bowler), hava koşullarını, zemini, kendi formunu ve rakip vurucunun haleti ruhiyesini göz önünde bulundurarak yapacağı atışı seçer. Temelde atışçılar, özellikle 3 ana alanda uzmanlık oluşturmuşlar ve özelleşmişlerdir.



1- Fast Bowling(Hızlı Atış):  Adı üzerinde, hızlı atışlar, wicket almanın iyi yollarından biridir. Topların hızı 140 km/s'e kadar varır. Vurucu, ne olduğunu anlamadan gerekli hamleyi yapamaz ve wicket düşer. Elbette 3-4 top hızlı, 1 top yavaş atmak, hız ve atış çizgisi değiştirmek, hızlı atıcıya büyük avantaj yaratacak bir meziyettir. Çünkü wicket alma işi, aslında karşısındaki batsman'ı psikolojik olarak yenmeye, yapacağı atış konusunda yanıltmaya bağlıdır çoğu zaman. Yukarıda, bir hızlı atış tipi olan swing bowling'i en iyi yapan isimlerden biri olarak kabul edilmiş Wasim Akram'dan bir derleme yer almaktadır.

2- Medium Pace(Orta Hızlı Atış): Hızlı atıcılar yoğun fiziksel emek harcarlar ve maç boyunca fit kalmak için diğer atıcıların da yardımına ihtiyaç duyarlar. Fakat orta hızlılar, asla bir dinlendirme aracı değildir. Özellikle hız değişimini çok iyi ayarlayabilen bu tarz atıcılar, çok kontrollü atışlar yaparak hem wicket alır, hem de rakibin koşu almasını engelleyebilecek yetiye sahiptirler. Hızlı atıcılar wicket alma/kontrolü elinde bulundurma dengesinde, ilk tarafa yakınken orta hızlılar, ikinci saydığımıza daha yakın oynarlar. Takımın atış ünitesinde dengeliyici unsur olarak yer alırlar.




3-Spin Bowling(Falsolu Atış): Bu atışların hızı, yukarıda saydıklarımıza göre çok daha yavaştır. Fakat bir çok oyuncu, falsolu atışçılara karşı topa girmekte zorlanır. Özellikle zemin ağırlaştıkça, top yerden fazla zıplamamaya başladıkça, yavaş atışlardan koşu çıkarmak zorlaşır. Rakibe fazla koşu vermemek falsolu atıcının hünerlerine bağlıdır; kimi zaman Shane Warne veyahut Murali Muralitharan gibi, sıklıkla wicket alan ve her atışı tehlike yaratan falsocular çıkabilir. Temelde spin bowling, kriket oyununa çok farklı bir boyut kazandırır ve falsolu atıcılar maç stratejisinde önemli bir rol oynarlar. Topun yerde sektikten sonra aldığı falsoya göre off break, leg break, googly, doosra gibi farklı falsolu atış tipleri mevcuttur.