6 Ocak 2012 Cuma

Tendulkar'ın Yüzü



Sachin Tendulkar spor tarihinin günümüzde yaşayan efsanesidir. Sporu bıraktıktan 50 hatta 100 yıl sonra dahi adı Don Bradman, WG Grace, Garfield Sobers, Brian Lara, Steve Waugh, Jack Hobbes, Javed Miandad ya da K.S. Ranjitsinhji'yle anılacak bir kriketçidir. Bugün ülkesinin kriket maçını izleyen bir Hintlinin Sachin Tendulkar çıktıktan sonra televizyonu kapatması veya stadyumu terketmesi oldukça olasıdır. Kısacası Hindu dininde kriket tanrısıdır. Yunan mitolojisinden tanrıların dünyevi zevkler peşinde koştuğu hikayelere aşinayız. Spor mitolojisindeyse bugünlerde Sachin'in bir büyük derdi daha var; uluslararası maçlarda 100'üncü 100'üne ulaşmak.
Krikette 100 yapmak çok önemlidir. Önce 50 koşuyu alan; yani takımına 50 sayıyı kazanan oyuncu alkışlanır. Ardından da sıra 100'e gu elir ve oyuncu barajı aştığında taraflı tarafsız herkes ayağa kalkar ve bu başarıyı alkışlar. Oyuna verilen arada oyuncu da tüm arkadaşları tarafından tebrik edilir. Tarihte bu başarıyı yakalayan pek çok oyuncu vardır ancak bu, sözkonusu oyuncuların kendi yerel liglerinde, First-Class denilen ve en az 4 gün süren maçlarda elde ettiği bir başarıdır. 25 kişilik bu listede  çoğu oyuncu  Jack Hobbes, Frank Wooley, Herbert Sutcliffe gibi İngiliz'dir. Bununla beraber Karayipli Viv Richards, Avustralyalı Don Bradman ya da Pakistanlı Zaheer Abbas gibi başka ülkelerin vatandaşları da yerlerini almışlardır.
Tendulkar, Dünya Kupası'ndaki Güney Afrika maçında ortaya koyduğu  performansla 99. uluslararası 100'ünü tamamlamıştı. Ancak o günden bu güne yaklaşık 10 ay, 9 Test ve 4 ODI maçı geçti  ve gergin bekleyiş devam ediyor. Bu maçlarda  pek çok kez 100'e yaklaştı ancak başarıya ulaşamadı. Dünya Kupası yarı finalinde Pakistan'a karşı elde edebilirdi istediğini ancak karşısında offspinner Saed Ajmal vardı; 85'te kaldı. Kupayı Hindistan kazanınca konunun üzerinde fazla durulmadı. Yaz aylarında, İngiltere karşısındaki 4 Testlik hezimette Stuart Broad onun kabusu oldu. 4. Testin ikinci devresindeyse Tim Bresnan'ın topunu ayakla kesti ve 91'e ulaşmışken hevesi kursağında kaldı. Belki Hindistan'ın karşı çıktığı 'itiraz sistemi' devrede olsaydı kurtulabilirdi 'Küçük usta' lakablı oyuncu. Hindistan'ın evindeki West Indies serisi Tendulkar için bulunmaz fırsattı çünkü rakibin çok yüksek kalibrede atıcısı yoktu. Ancak yükselen genç leg spinner Devendra Bishoo, kaptanı Darren Sammy'nin stratejik kararına itiraz etti ve atış yaptığı yeri değiştirmeyerek gösterdiği ısrarında da haklı çıktı. Bu kez 71'de kaldı Tendulkar.
Son olarak da şuanda devam eden Avustralya-Hindistan serilerinde yenemedi vudusunu. Zafer yakında gözükmekteydi. Gerçi Avustralya maçı kazanmaya yakındı ama evsahibi ülkenin 4 ana atıcısı Siddle, Hilfenhaus, Pattinson ve Lyon, rakibin   kıvrak bilekleri karşısında çaresizdi. Önceki gün Avustralya kaptanı Micheal Clarke'ın 329'la Test tarihi kitaplarına girmesini sağlayan Sydney zemini de Tendulkar'a yardım ediyordu belli ki. Ne var ki yedek planı devreye sokan Clarke, pek fazla atışlarda kullanılmayan Micheal Hussey'le birlikte, bizzat kendi atışlarıyla zorladı rakibini. Nitekim Tendulkar köprüden önceki son çıkışa sol şeritten giderken Clarke bariyerine çarptı.Kazanın bilançosu: Tendulkar'ın 80'de kalışı, takımın bu acıya dayanamayarak direnişten vazgeçişi ve kısa bir süre içerisinde gelen mağlubiyet.
İşte Tendulkar böyle bir yıldız; başarısı güldürür, başarısızlığıysa öldürür. Clarke tarafından oyun dışı gönderildiğinde yüzü donuktu, kimseye bakmadan doğrudan istirahat etmek üzere Pavilion'a gitti. Peki ya öteki yüzü ne olacak? Acaba uğruna bazen takım başarısını bile geri planda tuttuğu kişisel rekoruna,  100'üncü 100'üne ulaşabilecek mi? Yoksa yoluna taş koyup, bunu torunlarına hikaye olarak anlatabilecek oyuncu sayısı mı çoğalacak? Cevabı düşünürken Tendulkar'ın 37 yaşına ulaştığını da hesaba katmakta fayda var. 

4 Ocak 2012 Çarşamba

Kriketin 2011'i: 2. Bölüm

Yazının bu ikinci kısmında, şu sıralar Test serisi oynayan Güney Afrika, West Indies ve  Sri Lanka'yla beraber Yeni Zelanda, Zimbabwe ve Bangladeş gibi daha düşük profilli Test ülkelerinin yılına yer vermeyi düşündüm.

Öncelikle Güney Afrika'dan başlayalım. Onlar bu seneyi çok fazla test oynamadan geçirdiler. Ancak ODI sezonlarında sayılacak Dünya Kupası, yine gönüllerinde bir ukte olarak kaldı. Favori gösterildikleri turnuvaya yine çeyrek finalde; yine kendilerinden zayıf gibi gözüken bir Yeni Zelanada'ya elenmeleri oldukça acıydı. 'Kralın dönüşü'  yazısında da Okcan Basat'ın  bahsettiği gibi, Jacques Rudolph uzun bir aradan sonra yeniden Test takımına döndü ancak sene biterken, kadronun üst sıralarındaki yerini kaybetmişti bile. Güney Afrika, eğer bir ara dönem saman alevi değilse, harika bir seamer(bir hızlı atıcı türü) kazandı: Vernont Philander. Onu Şampiyonlar Ligi'nde izlemiştik;  Rakiplerin korkulu rüyası olmak bir tarafa, soy ismi gibi hayırseverdi.Fakat onun fitilini Avustralya yaktı. Söz konusu seri, Philander'in süper başlangıcına rağmen 1-1 bitti.

Sri Lanka'ysa bu seneyi yenilmesi zor ancak galibiyete ulaşması da hiç kolay olmayan bir Test takımı olarak bitirdi. Avustralya, İngiltere, Pakistan ve en son da Güney Afrika karşısında tatmin edici performanslar ortaya koymaktan uzaklardı ama neyse ki halen Kumar Sangakkara'ları ve Mahela Jayawardena'ları var ve test kurtarabilecek kapasiteye sahipler. Dünya Kupası'ndaysa büyük usta Muttiah Muralitharan takımıyla beraber finale kadar geldi ama karşılarındaki evsahibi, 90'lardan sonra bir daha bu sevinci yaşamasına izin vermedi komşusunun. Sene sonuna gelindiğinde takımın tek güvenilir atıcısı sol elli kavisli toplarıyla Rangana Herath olarak kaldı. Gizemli spinner Ajantha Mendis'in yıldızı daha da söndü. Gençlerden Angelo Matthews'un da iyi bir çıkış yakaladığını söyleyebiliriz. Takımın Avustralyalı koçu Trevor Bayliss gitti; yerine Avustralyalı bir başka adam; Geoff Marsh geldi. Kendisinin her iki oğlu da ülkelerinin milli takım oyuncuları. Sene biterken finansal problemler yaşadığını da öğrendiğimiz Sri Lanka Kriket Kurulu'nun, oyuncularına epey bir süredir ödeme de yapmadığı ortaya çıktı. Hatta Güney Afrika, sene sonu serilerinde konukseverliğini gösterip maddi yardım eli uzattı. Sri Lanka da hep başarısız olduğu bu topraklarda teşekkürünü, rakibini yenerek etti.


West Indies,  bir yeniden yapılanma döneminde geçirdi seneyi ve çok sevinemese dahi aldığı sonuçlarla, heyecan verici bir çok maç yaşadı ve yaşattı. Eski günlerinden uzak görüntüsüne geri dönüşü, Chris Gayle, Dwayno Bravo ya da Ramnaresh Sarwan gibi ülkenin en iyi oyuncularıyla değil, daha kaprissiz genç ama vasat kriketçilerle gerçekleştirmeyi hedefleyen Karayipliler, özellikle sene sonundaki Güneydoğu Asya serisinde zorlandı. Elde edilen tek Test galibiyeti Bangladeş'e karşı olsa da Hindistan karşısında bir beraberlik elde edilmesi, başarısız vurucu kadrosu için bir aşamaydı. Kardeşi  T20 liglerinde pahalı kontratlarla oynayadursun; Darren Bravo sezonun dikkat çeken adamı oldu West Indies için. Bir de yeni bir kavisli atıcı kazandılar: Sunil Narine.

Bir önceki sene Bangladeş, ODI serisinde Yeni Zelanda'yı paramparça ederken gülüyordu ama bu seneyi ağlayarak geçirdiklerini söyleyebiliriz. Dünya Kupası'nda elde edilen İngiltere galibiyetini bir kenara koyarsak Test statülerindeki yerin iyiden iyiye sorgulanır hale geldiği öne sürülebilir. Kötü geçen Zimbabwe serisinden sonra tüm sorumluluğu kaptan Shakib El Hasan'a yüklemek ve görevinden almak oyuncu açısından iyi ama ülke açısından kötü sonuçlara sebep oldu. Sonbaharda gerçekleşen West Indies ve Pakistan serilerinde doğru dürüst koşu alabilen bir kadro kuramadı. Güney Asya ülkesi ve hüsranla dolu bir seneyi sonlandırdı. Yine zor günlerde takıma sahip çıkan ve hem atıcı hem de vurucu performansıyla sırtlayan Shakib El Hasan'dan başkası değildi.

Bangladeş için çizdiğimiz olumsuz tabloyu Zimbabwe için düzeltebiliriz. Okcan Basat zaten Zimbabwe'nin kısa tarihi üzerine yazıp çizmişti; neredeyse gerekli her şey  orada var.(bkz) Bense, kendi görüşüme göre iyi bir yıl geçirdiklerini ekleyeceğim. Takımın lideri Brendan Taylor, ilerleyen yaşıyan rağmen harika işler yapmaya devam etti. Takımın problemi bana kalırsa vurucu performansında değil; atıcılarda. İyi bir test takımı olabilmak için wicket almak gerekiyor ve Zimbabwe'nin bulunduğu coğrafyayı düşünürsek de daha iyi hızlı atıcılara ihtiyaçları var. Yeni Zelanda ve Bangladeş gibi üst düzey statüde yer alan takımları yenebilmeleri toparlanma yolunda olduklarını gösteriyor. Zimbabwe'nin Test dünyasına dönmesi Afrika kıtası adına önemli.

Yeni Zelanda'ysa 2011'i olumlu geçiren takımlardan. Test takımıyla olmasa da ODI takımıyla hep mücadeleci bir ekip olmayı başaran Kiwiler Dünya Kupası'nda da yapacağını yaptı ve yarı finale kadar gelerek böyle turnuvaların takımı olduğunu gösterdi. Avustralya'yı 85'ten sonra Hobart'ta yenmelerinden daha büyük bir yılbaşı hediyesi alamazlardı. Üstelik maçı kaybetmeye çok yaklaşmışken. Ülke kriketini omuzlarında taşıyan adam Daniel Vettori'nin yeni yardımcıları var artık: genç ve hızlı atıcılar Doug Bracewell ve Tim Southee.

Kriketin ileri kapitalist dönemdeki gereksinmelere göre güncellenmiş versiyonu T20'de sezonun en önemli organizasyonu yine Şampiyonlar Ligi'ydi ve zafer yine evsahibi Hintlilerin oldu. Mumbai Indians, makus talihini yenip finale gelen Royal Challangers Bangalore'u yenerek mutlu sona ulaşırken Indians'dan Sachin Tendulkar; hiç oynamadığı turnuvanın sonunda kupayı kaldırırken şehri oturduğu yerden fethedip sembolik anahtarı teslim almaya gelen hükümdarlar gibiydi. Ona yönelik sevgi öyle büyük ki; herhalde ülkeyi 5 dolara Pakistanlılara satsa da 'Bir bildiği vardır' diyecekler bulunur.

Organizasyon düzeyindeyse pek çoklarını hayal kırıklığına uğratacak haberler ICC'den geldi. 2013'de başlatılması planlananTest Şampiyonası, 2017'ye ya da başka bahara kaldı. Bu şampiyonayla Test kriketinin makyajı tazelencekti ancak Uluslararası Kriket Kurulu; "Bizim o dönemde başka sponsporluk anlaşmalarımız, TV kontratlarımız varmış, işin içinden çıkamadık." dedi. Tabi bu açıklama, şampiyonanın önceden iyi planlamadığını bizlere söylemiş oldu. Kriketin daha düşük kademede yer alan Kanada, Kenya, İskoçya, Namibya ve Afganistan'ın başı çektiği gibi ülkeler, ODI formatındaki Dünya Kupası'ndan kendilerini dışlamaya çalışan ICC'ye karşı başlattığı direnişi kazandı ama T20 formatındaki Dünya Kupası'na katılım 12'yle sınırlandı. Aslında tam da dünyaya yayılmak üzere icat edilmiş bu formata katılan ülkelerin engellenmesi sanki bir parça çelişki içeriyor. ICC, kupanın prestijini koruma derdinde çünkü aradaki seviye farkının büyük olduğu  takımlar arasındaki sıkıcı ve tek taraflı maçlar spora zarar da verebilir.

Son olarak da  kurallar konusuna yer vermek istedim. Sene boyunca  UDRS adı verilen itiraz hakkı üzerine yapılan tartışma canlı kaldı. Bu sistem sayesinde -tenistekine benzer bir projeksiyonla- oyuncunun oyundan çıkıp çıkmadığına karar veriliyor. Dünya Kupası'nda İngiltere'den Ian Bell, bilgisayar analizine göre çıkması gerektiği halde hakem Billy Bowden, kimse tarafından bilinmeyen bir kuralı devreye sokunca oyunda kaldı. Hindistan kaptanı MS Dhoni de UDRS ve uygulanmasını eleştirmişti. Ona göre spor hakem hatalarıyla güzeldi ve öyle kalmalıydı. Nitekim Temmuz'daki İngiltere serilerinde yine Ian Bell'in runout'la oyun dışı kalışı bilgisayar tarafından tasdiklenmişti. Fakat MS Dhoni adeta şikayetini geri çekti ve Bell'i oyuna geri çağırdı. Sene sonundaysa Avustralyalı Micheal Hussey, yine Hindistan'a karşı oynanan seride haksız yere oyun dışı kaldı. Bu pozisyondan sonra isyan eden Avustralya, spora bilimsel yaklaşılması gerekliliği yönündeki görüşünü yineledi ve UDRS'in bir opsiyon değil, zorunluluk olduğunu belirtti. Dhoni de karşıt görüşünü tekrarladı.

Sonuç olarak krikette hareketli bir yıl daha geride kaldı. Olan biteni kısa özetlerle hatırlatmaya çalıştık. Kriketseverler olarak herkese mutlu bir yıl diliyoruz.


2 Ocak 2012 Pazartesi

Kriketin 2011'i: 1.Bölüm

Her sporda olduğu gibi krikette de 2011'de yaşananları özetleme sırası geldi. Elbette akılda kalanlar hiç de az olmadığından söz konusu değerlendirmeyi iki bölümde yapmaya karar verdim. Bu bölümde Avustralya, İngiltere, Pakistan ve Hindistan'ı ele almaya çalıştım.

2011 İngiltere için harika başladı. Ezeli rekabette Avustralya'yı deplasmandaki seride devirmeyi başardılar. Hiç kuşkusuz ki  tarih, 2009'daki zaferini bir sonraki Ashes'da da perçinleyen İngiliz takımı oyuncularını yazacak çünkü  son 24 yılda Ashes'ı Avustralya'da kazanan ilk ekip oldular. Takımdaki yeri tartışılan Alastrair Cook kahramanlık mertebesinde girdi yıla. Evsahipleri içinse bu yenilgi, korkunç bir yılın ilk habercisiydi. Test takımı açısından olumlu bir yıl geçiren İngiltere, tek günlük maçlardaysa hatırlamak istemeyeceği bir sene sonu gördü. Özellikle Dünya Kupası'nda aldıkları İrlanda ve Bangladeş yenilgileri yankı uyandırıcıydı. Yaz aylarında Hindistan'ı darmadağın eden İngiltere, seneyi bitirirken kendine güvenli biçimde, pek de güçlü olmayan bir kadroyla Hindistan'a gitti ve evsahibinin intikam ateşinde kavruldu  adeta.

Diğer taraftan, Ashes'taki başarısızlığın ardından şapkayı önüne koyan Avustralya, nedenleri sorgulamaya başladı ve sorunların tespitiyle çözüm önerileri içeren bir rapor hazırlandı. Argus raporu adı verilen bu belge ne dereceye uygulamaya sokulabildi, o ayrı mesele. Fakat takımda bir takım köklü değişiklikler yaşandığı kesin. Takımın koçu   Tim Nielsen'in yerini Güney Afrikalı Mickey Arthur aldı. Oyuncu seçici kurulu başkanı Andrew Hilditch'ın istifasından sonra ateşten gömleği James Inverarity giydi. Artık kaptan Ricky Ponting değil; Micheal Clarke. Fakat tüm bu yeni ayarlamalar gerçekten kötü bir yıl geçirildiği gerçeğini gölgelemiyor. Sri Lanka serisiyle bulunan moral, Güney Afrika karşısındaki topyekün çöküşle yerle bir oldu. Bir devrede sadece 47 koşu alabilen Avustralya'yı görenler, ertesi gün başlığı şöyle attı: " Evet, Avusturya değil, Avustralya." Yoğun eleştirilerle kendine güvenini kaybeden takım, 85'ten sonra ilk kez Yeni Zelanda'ya kendi sahasında yenildi. Her zaman bilimsel çalışan ve aldığı kararlarda uzağa bakan ülke kriket kurulu, bu kez panikle alınmış izlenimi yaratan kararlarla şaşırttı. Senenin olumlu olarak nitelenebilecek yanı, genç hızlı atıcılar James Pattinson ve Ben Cummins'in olumlu Test başlangıçlarıyla saha görevlisinden oyuncuya evrilen Nathan Lyon'ın, bir süredir istikrarlı kavisli atıcı bulamayan ekibe sürpriz bir destek vermesi oldu.


Testlerde Dünya'nın 1 numarası olan Hindistan, evinde Bengal kaplanı, dışarıdaysa Siyam kedisi görünümünü bozmadı. Hindistan'daki ODI Dünya Kupası yarı finali;düşman kardeş Pakistan'la aradaki köprülerin yeniden kurulması adına politik bir öneme sahipti. Evsahibi kupayı kaldırdı ama yaz ayındaki İngiltere turu, dünya zirvesindeki yerlerinin sorgulanması için yeterliydi. Baş antrenör Gary Kirsten, Güney Asya'daki macerasını burada sonlandırdı; yerini Duncan Fletcher aldı. 2011'in en büyük kazanımlarından biri, offspinner (sağa falsolu kavisli atıcı) Ravichandran Ashwin oldu. Yıllarca Harbhajan Singh'ten sorulan bu departman, sene biterken Ashwin'de kaldı. Evinde West Indies'i alt ederken zorlanmayan Hindistan'dan bir rekortmen daha çıktı: tek günlük maçlarda 200'ü geçen ilk adam Virender Sehwag. Sene biterkense akıllarda hep aynı soru kaldı: Sachin Tendulkar, kariyeri bitmeden 100'üncü 100'ünü bulabilecek miydi?

Pakistan, saha dışında bildiğimiz gibiydi. Geçen sene patlayan spot-fixing skandalından sonra mahkeme sonuçlandı; Salman Butt, Muhammed Asif ve Muammer Ameer'e hapis cezası geldi. O dönem takımın başında bulunan Waqar Younis, yıldız oyuncu Shahid Afridi'yle ters düştü; ikisi de milli takımı bıraktı. Daha sonra kaprislerinden arındığını iddia ederek kaptanlık mertebesinden feragat eden Afridi, yeni kaptan Misbah'la da barıştı ve geri döndü. Tüm bunlar, aslında ülkenin en önemli sporu olan kriket takımının sorunları hakkında bir çerçeve çiziyor. Ne varki sportif sonuçlar hiç de fena değildi. Tüm tartışmalara rağmen Pakistan Zimbabwe, Sri Lanka ve Bangladeş serisinde zorlanmadı. Aldığı ceza yüzünden oynayamayan 19 yaşındaki  Ameer'le  ve yine skandala adı karıştıktan sonra ortalıktan kaybolan Wahab Riaz gibi hızlı atıcıların yeri Sohail Tanvir, Junaid Khan, Aziz Cheema gibi deneyimsiz oyuncular aldı ve gelen gideni aratmadı. Saed Ajmal, Shahid Afridi, Younis Khan gibi eski toprakların takıma liderlik etmesi bir tarafa, nispeten tecrübesiz Tevfik Umar, Azhar Ali gibi üst sıra vurucuları bireysel anlamda kariyer zirvesi yaptığını da göz önünde bulundurursak şunu öne sürebiliriz ki sahadaki Pakistan, yıl biterken mutsuz değildi.

foto kaynak: http://www.mirror.co.uk/sport/cricket/2010/11/17/ashes-2010-2011-england-s-second-string-deliver-against-australia-a-115875-22721513/

http://www.stuff.co.nz/sport/cricket/5955557/Australian-cricketers-stunned-and-embarrassed
http://www.theaustralian.com.au/news/sport/mahela-jayawardena-gem-puts-sri-lanka-in-frame/story-e6frg7rx-1226032682121
http://bzupages.com/f377/misbah-replaces-afridi-odi-captain-its-end-road-shahid-afridis-tenure-odi-captain-16131/