16 Aralık 2010 Perşembe

The Ashes: Avustralya-İngiltere, 3.Test, 1.Gün, Avustralya 268, İngiltere 29/0

Avustralya 268 (Johnson 62, Hussey 61, Anderson 3/61), İngiltere 29/0 (Cook 17*, Strauss 12*)

Kritik maçın ilk gününde kafalardaki en önemli sorular kurayı kazanan takımın ne yapacağı ve Avustralya’nın son günlerin tartışmalı ismi Michael Beer’i oynatıp oynatmayacağıydı. Kadroyu açıklamak için saha şartlarını inceleyip son ana kadar bekleyen ev sahibi kaptan Ricky Ponting, tartışmalı kararlarına bir yenisini ekleyerek 4 hızlı atıcıyla oynamayı seçti ve Beer dışarıda kaldı. İlk gün wicket üzerideki çimin hızlı atıcıların işini kolaylaştıracağını düşünen Ponting ilerleyen günlerde wicketın durumunu koruyacağını düşünerek böyle bir karar almış olsa da kura atışını kazanan İngiltere’nin benzer nedenlerden ötürü ilk olarak atış yapmayı seçmesi Ponting’in planlarını bozdu. Sahaya gelen Avustralyalı açılış vurucuları herhalde kendlerini kötü bir sürprizin beklediğinin farkındaydılar çünkü ilk overda her ikisi de gergin ve güvensizdi. Sakatlanan İngiliz hızlı atıcı Sturat Broad’ın yerine kadroya alınan Chris Tremlett henüz daha maçın 2. overında Phillip Hughes’ı avlayarak kendisine güvenenleri mahçup etmeyeceğini belli etti. İngiltere’nin ilk olarak atış yapmayı seçmes planı tıkır tıkır işlerken kurbanlar da birer birer oyun dışında kalmaya başladılar. Serinin formsuz iki ismi kaptan Ricky Ponting ve Michael Clarke’ın sırasıyla Anderson ve Tremlett tarafından dışarı gönderilmeleri uzun sürmedi ve ilk bir saatin sonunda Avustralya üç vurucusunu kaybetmiş ve Michael Hussey yine daha ilk saat bitmeden oyuna girmek zorunda kalmıştı. Açılış vurucusu olarak bu seride iyi performans gösteren Shane Watson’ın da Steven Finn’e yenik düşmesi ile işleri iyice zora giren Avustralya yemek arasına Hussey’nin sağlam sinirleri ve risksiz vuruşları sayesinde 65/4 ile gitti.
Yemekten sonra kısa süre içinde Chris Tremlett’ın Steve Smith’in wicketını almasıyla son kale olarak Hussey-Haddin ikilisi kaldı. İlk Test maçında 300+ koşu alarak takıma galibiyet şansı veren bu ikili fazla zorlanmadan önce 50 koşuluk bir ortaklık kurdular, sonra da Hussey’nin bu seride alıştığımız 50’lerinden birinin gelmesi moralleri yükseltti. Ancak devereye giren İngiltere’nin falsolu atıcısı Grame Swan, Hussey’i dışarı alarak potansiyel bir tehlike haklini alan ortaklığı bitirdi. Bundan sonra fazla bir dirençle karşılaşmayacaklarını düşünen İngilizleri önce Haddin, sonra da bir maçlık aradan sonra yine kadroya dönen Mitchell Johnson yaptıkları 50’lerle şaşırttılar. Hussey’in çıkmasıyla 137/6 olan skor bir danda 200’e yaklaştı. Haddin’in çıkmasıyla biraz olsun hız kaybeden Avustralya’nın son sıra vurucuları beklenenin çok üzerine bir direnişle skoru önce 200’ün üzerine, sonra da 35 koşuluk son wicket ortaklığıyla 268’e taşımayı başardılar. İstatistiklere göre ilk olarak vurucu olan takımlar için hayli düşük olan bu skor çok daha kötü bir skor korkusu yaşayan ev sahibi ekipte biraz olsun moral kaynağı oldu.
Günün son saatinde vurucu olarak sahaya gelen İngiltere’nin ilk hedefi tabii ki wicket kaybetmeden günü kapatmaktı. Önceki 2 maçta ilk inninglerde hep erken oyun dışı kalan kaptan Andrew Strauss (Brisbane’de 0, Adelaide’de 1 yapmıştı) ilk sayılarını alınca psikolojik eşiği aştı.  Dört hızlı atıcısını da kullanan Avustralya 12 over boyunca rakibini Ryan Harris’in ilk overı hariç hiç zorlayamadı ve rahat bir şekilde İngiltere wicket kaybetmeden 29 koşuyla günü kapattı.
Hiç kuşkusuz günün galibi İngiltere oldu. Son derece dominant olan konuk ekibin kurayı kazandıktan sonra planları bir İsviçre saati gibi tıkır tıkır işledi ve Avustralya’yı ilk günün sonunda oyun dışı bırakmayı başardılar. Çok iyi oynayan İngiliz atıcılar, okul çocukları gibi görünen rakiplerinin aksine yeteneklerini sahaya yansıtarak galibiyet için iddialarını ortaya koydular. İlk 2 maçta sadece 16 wicket alabilen Avustralyalı atıcıların geri kalan 4 günde nasıl İngiltere’nin 20 wicketını alarak maçı kazanabileceklerini kimse bilmiyor. Bir ilginç nokta da ezeli rekabetin tarihi boyunca İngiltere, Avustralya’da hiçbir zaman Noel’den önce Ashes’ı garantilememişti. Bu başarıya şimdi bundan daha yakın olamayacakları da bir gerçek. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder