22 Kasım 2011 Salı

Test Serisi: Güney Afrika-Avustralya 2. Test



Avustralya 296 (Watson 88, Hughes 88, Steyn 4-64) & 310 for 8 (Khawaja 65, Ponting 62, Haddin 55, Philander 5-70)  Güney Afrika 266 (de Villiers 64, Kallis 54, Prince 50, Siddle 3-69) & 339 (Amla 105, de Villiers 73, Cummins 6-79)

Avustralya 2 wicket farkla kazandı. 

Geçenlerde bir arkadaşıma söylediğim sözle başlamak isterim: Eğer iyi bir maç izlemek istiyorsan; futbol izle. Eğer iyi bir film izlemek istiyorsan; kriket seyret.

Avustralya-Güney Afrika serilerinin ikinci buluşmasının ardından ortaya çıkan hikayeleri toparlayalım istedik. Johannesburg'daki Wanderers Stadyumu'ndaki Testte heyecan, hayal kırıklıkları, geri dönüşler ve dramatik anlar hiç eksik olmadı.

Maçın(Filmin) ana konusu Avustralya vurucularıydı. Bir önceki buluşmada adeta ilkokul çocukları gibi patır patır dökülen vurucular, baskı altındaki  2. Testte ne yapacaktı? Kariyerleri tehlikede olan efsane kaptan Ricky Ponting, yıllardan kalecisi Brad Haddin ve eski başarılarından gelen krediyi yitirmesine ramak kalan Mitchell Johnson ne yapacaktı?

Bir diğer önemli konuysa Güney Afrika'nın Vernon Philander hamlesiyle Testte öne geçişinin ardından Avustralya da hızlı atışlara Pat Cummins'i getirmesiydi. New South Wales eyaleti kökenli 18 yaşındaki oyuncu, ciddi bir First-Class maç tecrübesine sahip olmadığı için Avustralya genel oyuncu deneme ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirilmiş bir deneysel hamle değildi; muhafazkar Avustralya'nın özel şartlar karşısında başvurduğu  bir opsiyondu.

Pat Cummins


Başlangıç Cummins için çok iyiydi. O ve arkadaşları, bir önceki maçın 2. devresinde sopayla çok rahat gözüken Güney Afrika'yı salladılar ve 266'da tutmayı başardılar. Peter Siddle-Mitchell Johnson ikilisi dahi Cummins'in yarattığı rekabet ortamında performanslarını yükselttiler.

İkinci güne Avustralya'nın devresiyle girildi. Fakat burada da eski kabus geri döndü ve kabusun  korkunç canavarı da Vernon Philander'di. Gariptir; Okcan Basat'la beraber anlatıp yorumladığımız Şampiyonar Ligi maçlarında oldukça  vasat bir görüntü çizmeyi başarmış bir oyuncu, ilk Test serisinde yıldızlaşmıştı. Watson ve Hughes'un yaptığı iddialı başlangıca rağmen Philander'le rakibin hızını kesen Güney Afrika, ikinci günü bitirirken rakibin tüm vurucularını çıkarmıştı. İlk iki gün sonunda, Avustralya 30 koşuluk bir karda gibi görünse de yine vurucu departmanıyla hayal kırıklığı yarattı.

Hashim Amla

Üçüncü  gün de Avustralya için durum daha da kötüye gitti. 2. devresine gelen ve bu kez wicketlarına daha sıkı sarılan Güney Afrika, Cummins'in olumlu oyununa arkadaşları destek veremeyince Amla ve AB De Villiers'in 50'yi  geçişiyle çok rahat bir gün çıkardı. Evsahibi ekip sadece 3 vurucu kaybıyla 229'a çıktı. Yoğun eleştiriler altındaki hızlı atıcı Mitchell Johnson, Test kariyerine büyük bir darbe yedi.

Güney Afrika avantajı 4. gün ortasına kadar pekiştikçe pekişti. Hele hele en altı sıra vurucularından Dale Steyn'in 41'e kadar gitmesi, deplasman ekibi için tam bir kabustu. Bir de Cummins olmasaydı, kim bilir Philander-Steyn-Morkel üçlüsü belki de 100 koşuyu bulacaklardı. Avustralya'nın tekrar vurucu takıma gelişi de kabusu bitirmedi. Belalı Philander, sakatlığı yüzünden tam kapasite oynayamayan Shane Watson'ı daha ilk topla çıkarırken partneri Phil Hughes da fazla kalamadı. Ortalıkta tek bir soru kaldı: Ponting ne yapacaktı?

Ricky Ponting
Filmde olay  gelişiminin değiştiği  kısım da burada başladı. Eski bir kahramanın yeniden diriliş öyküsü elbette herkesi heyecanlandırmaktaydı; Ponting'in takımda kalmak için de ayakta kalmaktan başka çaresi yoktu. Hakikaten de Ponting, eski günlerini hatırlatırcasına savaşmaya başladı. Partneri Usman Khawaja'yla beraber ilk hedefleri gün sonunu görmekti ve Khwaja rolü eski kaptanına bırakarak yavaş ama sağlam bir başlangıcın temelini kurdu. İkili adına tek üzücü nokta, Khawaja'nın günün bitmesine bir top kala İmran Tahir tarafından oyundan çıkarılmasıydı.

 İmran Tahir'e özel bir paragraf açmak gerekiyor. Ülkedeki wicketların(zeminlerin) niteliği neticesinde Güney Afrika'dan çok iyi leg spinner denilen özel kavisli atıcılar çıkmıyor. Güney Afrika da bu maçta nihayet ona bir şans tanıdı. Esasında Tahir birkaç kez daha eline böyle bir fırsat geçirdiyse de ya iyi kullanamamış, ya da çok iyi yerel lig maçları çıkardığı dönemde takım Test maçına çıkmamıştı. İkinci devredeki tek wicketıysa, ne ilginçtir ki yine kendisi gibi Pakistan göçmeni olan ancak Avustralya takımının formasını giyen Usman Khawaja'yı çıkarmasıyla gerçekleşti. Adeta şeytanın bacağını kırdıktan sonra ellerini yana açtı, gözlerini kapadı ve makus talihine yakınırcasına gök yüzüne haykırdı. Ve var ki Tahir'in macerası böyle güzel bir sonla bitmeyecekti. 

Imran Tahir 


Her şeye rağmen, avantaj yine de Güney Afrika'daydı. 5. günde alınabilecek bir-iki erken wicket her şeyi sonlandıracaktı.  Belki de yağmurla ertelenen başlangıç Avustralya'yı biraz daha rahatlattı çünkü Güney Afrika gereken 7 wicketı alamazsa maç berabere bitecekti ve bu kadar dominant olduğu bir Testi kazanamama riski G.Afrika'yı geriyordu. Fakat yemek arasının ardından başlayan günün ilk wicketı, Avustralya kaptanı Micheal Clarke'ın çıkarılmasıyla geldi. Yeni kaptan, kendi başladığı işin eski kaptan tarafından bitirilmesini umarak Pavilion'daki yerini aldı. Şimdi sırada Mr. Cricket; yani hep zor zamanların kurtarıcı oyuncusu olarak gözüken Micheal Hussey vardı. İşler ciddiye bindiğinde ona her zaman güvenilebilirdi; Steyn ve Philander'den gelen hızlı atışlara karşın Ponting'in zorlandığı gözüküyordu. Sonunda G. Afrika kaptanı Greame Smith, Morne Morkel'ı atışlara getirerek  hamlesini yaptı ve Ponting buraya kadar dedi. 62 koşuluk katkı, onun yine tamamen defterden silinmemesi için yeterli gözüküyordu. Gün,son üç devresinden 8,0 ve 0 çıkaran efsane oyuncunun ayakta kaldığı gün olarak tarihe geçti.

Hussey'nin de erken çıkışı ve yine(!) Philander'e kurban verilmesi, ibreyi Güney Afrika lehinde tuttu. Tam da burada, yine büyük eleştirilere maruz kalan ve yaşı itibariyle(34) artık takımdan gitmesi gerektiği düşünülen Brad Haddin devreye girdi. Kendisi gibi sıkınıtıdaki Mitchell Johnson'la birlikte kurduğu ortaklık takımı yeniden ayağa kaldırdı. Daha önceden de Güney Afrika'ya zor dakikalar yaşatan inatçı Johnson, Haddin çıktıktan sonra bile direndi ve maçı 40 not out'la tamamladı.

Son dakikalar da büyük heyecan içindeydi.  Peter Siddle'ın çıkmasından sonra kalan 2 wicket, Johnson, Cummins veya Lyon tarafından korunmalıydı. Vurucu pozisyonuna Cummins geldi. Kendisinin Şampiyonlar Ligi'nde bence biraz da aşırı  cesaret göstererek takımına maç kazandıracak vuruşları yaptığı düşünüldüğünde benzer bir senaryoyla karşılaşması ilginç bir tesadüf oldu. Cummins girerken eldeki 2 wicketla alınması gereken 18 koşu vardı.


Maçın Kritik Bölümü İçin Tıklayın


Dale Steyn ve Vernon Philander'e karşı cesur vuruşlar yapan Cummins'i izleyen Nathan Lyon, hazırlıklarını yapmış, son wicketı korumak üzere maça girmeyi beklerken çok heyecanlıydı. Çimlerin bakımından sorumlu görevliyken fark edilip Avustralya takımına kadar yükselen Lyon için bu kadarı da fazlaydı. Belki galibiyet için, belki de sıranın kendisine gelmemesi için dua etmekteydi. Zaten Cummins'in de buna pek niyeti yoktu. Genç oyuncu agresifliğiyle  Greame Smith'i taktik değişikliği yapmaya itince olanlar oldu. Dünün mutlu adamı İmran Tahir, wicket almak üzere atışlara geldi. Ne var ki kader yine ağlarını ördü ve Cummins şahane bir 4'le maçı kazandıran adam olurken, Tahir yine kaybedenler kulübü üyeliğini perçinledi. Böylelikle seride durum 1-1 oldu.

Foto Kaynak: AFP, Getty Images

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder