31 Ekim 2011 Pazartesi

Zimbabwe Kriketinin Bugünü ve Yarını



2006 yılında Zimbabwe’nin Test statüsünü askıya almasından sonra yaşanan gerginlikler nedeniyle o yıl bölgeler arasında oynanan 4 günlük maçların turnuvası Logan Kupası oynanamadı. Zimbabwe Kriket yönetiminin, ülkeden ayrılan oyuncular nedeniyle kalitenin çok düşeceği ve bunun da Zimbabwe kriketinin imajını sarsacağı nedeniyle böyle bir karar aldığı söylense de başkan Robert Mugabe’nin bu kararda ne kadar etkili olduğu hep merak konusu oldu.  Aynı yılın Kasım ayında oyunculardan Mark Vermeulen’in ciddi bir psikotik atak geçirerek Zimbabwe Kriket Akademisi’ni ve yönetim binasını yakması, maddi sıkıntılarla boğuşan ülkede krikete önemli bir darbe vurdu. Vermeulen davası kriket gündemini uzun süre meşgul etti ve kundakçılıktan yargılanan Vermeulen, akli dengesinin yerinde olmaması nedeniyle hakkındaki suçlamaların düşmesiyle serbest kaldı.
2007 Dünya Kupası öncesi  yine oyuncularını kaybetmek istemeyen Zimbabwe, borç para bularak oyuncularına kontrat önerdi ve Dünya Kupası’na katılacak bir kadro oluşturmayı başardı. Başarısız geçen Dünya Kupası’ndan sonra ilk kez düzenlenen T20 Dünya Kupası’nda mücadele eden Zimbabwe, ilk grup maçında Avustralya’yı yenerek dikkatleri üzerine çekmesine rağmen gruptan çıkmayı başaramadı. Kupa sonrası ülkede kriketin standartlarının korunması için Güney Afrika’dan ciddi destek alan Zimbabwe, zaman zaman Güney Afrika, West Indies ve Hindistan gibi ülkelerle evinde ODI serisi oynamasına ve başarılı sonuçlar almasına rağmen tekrar kendisini kabul ettirebilmesi zor oldu.
Uluslararası Kriket Konseyi‘nin (ICC) Zimambwe’nin tekrar Test statüsüne geri dönmesi için yapılan çağrıları reddetmesi tepki toplasa da bunun politikayı da içeren bir karar olması nedeniyle Hindistan, Avustralya gibi ülkelerin sesi fazla çıkmadı. 2008 sonunda ülkede Robert Mugabe’nin mutlak hakimiyetinin sona ermesi (Mugabe devlet başkanlığına devam etti) ve Morgan Tsvangirai’nin başbakan olması demokrasinin ve ekonominin tekrar oturması için önemli bir adım oldu. 2009’dan itibaren ekonomide yaşanan düzelmenin krikete olumlu etkisi kaçınılmazdı. Sahada performansı yükselen Zimbabwe’nin saha dışında da krikete yapılan önemli yatırımlar ve sağlıklı bir sisteme tekrar kavuşması sayesinde uzun süredir beklenen geri dönüşün önündeki son engel de kalktı ve geri dönüş sonrası ilk maçın Ağustos 2011’de Bangladeş ile başkent Harare’de oynanacağı açıklandı.
4 Ağustos 2011’de oynanacak ilk maç öncesi Bangladeş karşısında Zimbabwe’nin ne yapabileceği merak konusuydu. Uzun süredir bu günü bekleyen Test oyuncuları iddialı olsalar da Bangladeş, aradan geçen yıllarda artık eskisi kadar kolay rakip olmadığını kanıtlamıştı. Kura atışını kazanan Bangladeş şaşırtıcı bir kararla atıcı olmayı seçtiğinde Zimbabwe’nin galibiyete bir adım attığı belliydi ve beklenen mutlu son 5. günde geldi. Maçı 130 koşu farkla kazanan Zimbabwe, böylece 6 yıla yakın süren sürgün döneminin ardından destansı bir geri dönüşe imza atmayı başardı.
Bu geri dönüşün ardından 1 Kasım’da Yeni Zelanda gibi daha zorlu bir rakiple oynayacak Zimbabwe’ye şans verenlerin şansı fazla olmasa da, Zimbabwe kriketi için umutsuz olmanın gereği olmadığını düşünüyorum. Özellikle geçen yıl ciddi sponsor desteği sayesinde yerel turnuvaların kalitesinin yükselmiş olması, ülkeden kaçan birçok oyuncunun tekrar ülkede kriket oynamaya başlaması ve T20 yerel liginde yabancı oyuncuların da boy göstermesi hep olumlu sinyaller olarak algılanmalı. Son olarak Reebok ile yapılan milyon dolarlık anlaşma da ülkede kriketin gelişmesi için kullanılacak gerekli kaynağın yaratılması için önemli. Bu gelişmeler ışığında Zimbabwe’nin kısa vadede olmasa bile orta vadede  tekrar eski rekabetçi kimliğini geri kazanmasının beklemek hayal değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder